Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet

Ahmet
@AhmetBilgi
Makina Müh.
Yüksek lisans öğrencisi
İstanbul
Giresun, 29 Şubat
19 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
335 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitaptaki bu sözler okunduğunda daha iyi anlaşılıyor. İşin içine birde tarihi belgeler vesikalar girince Sultan 2.Abdülhamid Han Hz. Daha iyi anlıyoruz. Veya en azından anlamaya gayret ediyoruz … Şimdi heyecanla Abdülhamid in kurtlarla dansı 2 Kitabına geçiyorum. —-Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır. —-Bana Abdülhamidin’i söyle sana kim olduğunu söyleyeyim… …
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1Mustafa Armağan · Timaş Yayınları · 20183,719 okunma
Reklam
335 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1Mustafa Armağan
8/10 · 3.719 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ABD savaş zamanında stokladığı tarım ürünlerini, süt tozlarını, bisküvi ve margarinleri “Marshall Yardımı” adı altında Türkiye’ye hibe etti. Bu sırada halka margarini benimsetmek için gazetelerde hangi başlıkta haberler çıkmıştı?.. Tereyağı ve zeytinyağı kanser yapıyor!!!!
Hepsi
Marshall Yardımı’yla insanımızın diline hangi kelimeler girmişti?.. a-Amerikan bezi b-Askerî kamyon Cemse (GMC) c-Süt tozu d-Hepsi
Reklam
Hepsi
Milyar dolarlarla ifade edilen Marshall yardım paraları havalarda uçuşuyordu. İngiltere 3,5 milyar dolar, Fransa 2,3 milyar dolar, el kadar Hollanda 1,1 milyar dolar, Belçika 559 milyon dolar almıştı. ABD, ısrarlar sonunda Türkiye’ye 137 milyon dolar civarında para verdi. Türkiye karşılığında ne yaptı?.. a-ABD’den tavuk ithal etti. b-Savaş artığı eskimiş askerî ekipmanları sadece ABD’den satın aldı. Bunun için her yıl 145 milyon dolar harcadı. c-Devletin emniyet ve askerî işlerine Amerikalıların burunlarını sokmalarına izin verdi. d-Hepsi
Para, ABD’nin en hassas olduğu konudur. Onu elde etmek için yapmayacağı hamle yoktur. Ya dünya barışı yahut insan hakları bahanesiyle kaynakların üzerine çöker. Başka yöntemleri de vardır. 1910 yılından itibaren Elazığ, Erzurum, Kars’ı yüzlerce ABD’li sigortacı istila etmişti. Herkese hayat sigortası yapacaklarını söylediler. Ama nedense sadece Ermenileri kabul ettiler. 1915 yılında Ermeniler ayaklanınca tehcir (sürgün) edildiler, sonra neler yaşandı?.. a-ABD’ye göçen Ermenilerin yüzüne bakan olmadı. b-ABD’liler, Ermenilerin yıllarca ödediği primlerin üzerine yattı, hiçbirine ödeme yapmadı. c-Tehciri, ABD’nin çok önceden bildiği anlaşıldı. d-Hepsi
Emir Eş söyleşi
Bizdeki yazmaların bugüne kadar gelmesinde ecdadımızın bu eserlerde kullandığı kâğıdın, cildin kalitesinin de payı var değil mi? Olmaz olur mu? Tabi… Kullanılan malzeme, kâğıdı korumaya yönelik seçilmiş. Mesela “âher” dediğimiz şey… Bir kere kâğıdın kendisi çok önemli. Fabrikasyon kâğıttan bahsetmiyorum. El imalatı olan kâğıtlar. Hatta kâğıdın muhafaza edildiği dolabın tahtası da çok önemli. Medine-i Münevvere’de Şeyhülislam Arif Hikmet Kütüphanesi vardı, biliyorsunuz. Sözüne güvendiğim bir şahıs bir şey anlattı bana: Arif Hikmet Kütüphanesi’nin depolarında bundan 100-150 sene evvelinden unutulmuş, terk edilmiş, açılmamış sandıklar varmış. Merak edip açmışlar. İçinden yazmalar çıkmış. Azizim, yahu bir tanesine kurt işlesin, bir tanesine bir şey olsun… Mahfaza için kullanılan ahşap çok sert ve kurtların dişinin kesemeyeceği cinsten. Bunu biliyor ecdad. Hangi ahşap kutunun içerisinde muhafaza edilir, bunu biliyor.
Emir Eş söyleşi
Hocam peki bize nazaran Batı’da yazma eser niye az? Batı’da niye bu kadar yazma yok? Yazı mı bilmiyorlardı, biliyorlardı. Batı kültürü, figüratif (resme dayalı) bir kültürdür. İslâm kültürü kaligrafik (yazıya dayalı) bir kültürdür. Bu, Batı kültürünün yazması yok manasına gelmez. Ama bizde onlarda olmayan şu hususiyet var: Bizim halkımız Arap harfiyle yazılı olan her şeye, Kur’ân-ı Kerîm’e derin hürmet duymuş. Bir Avusturya büyükelçisinin hatıraları vardır, bilirsiniz. Diyor ki: “Osmanlılar yerde bir ekmek buldular mı, bir duvarın üstüne koyarlar. Yerde bir kâğıt gördüler mi onu da bir duvarın deliğine sokarlar.” Kâğıt bizde, boş bile olsa ilmin aracıdır. Onun için hürmet etmişler. Batı’da bu yok!
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Muhibbi
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Berceste
Mâl için nâdân olur pâ-beste-i bend-i belâ Hırs-ı dâne mürg-i bî-idrâki ilter dâme dek Şeyhülislam Yahya İdrakı olmayan zavallı kuşun bir yem tanesine heves ederek tuzağa yakalanması gibi, dünyanın hakikatini idrak edemeyip mal ve mevki hırsına kapılanlar da başlarını belaya sokarlar.
Osmanlı Padişahlarının “En”leri Osmanlı tarihinde en çok yaşayan hükümdar 78 yaşında vefat eden Orhan Gazi’dir. Ondan sonra en çok yaşayan, 76 yaşının içinde vefat etmiş olan Sultan İkinci Abdülhamid’dir. En genç vefat eden padişah ise 18 yaşının içinde şehit edilmiş olan Sultan İkinci Osman (Genç Osman)’dır. Cülûs yaşı bakımından en ihtiyar padişah, 65 yaşında tahta çıkmış olan Beşinci Mehmed Reşad, en genci ise 7 yaşında cülus eden Dördüncü Mehmed’dir. Osmanlı tarihinde en uzun saltanat süren padişah; (miladî takvim hesabına göre) 45 sene, 11 ay, 7 gün ile Kanuni Sultan Süleyman’dır. En kısası ise Beşinci Murad’ın 93 günden ibaret saltanatıdır. Osmanlı padişahları içinde en çok çocuğu olan Sultan Üçüncü Murad’dır. Kız ve erkek evlatlarının 130’u bulduğu kayıtlarda geçmektedir. Divanında en fazla şiiri bulunan padişah, Kanuni Sultan Süleyman’dır. Muhibbî mahlasıyla binlerce şiiri vardır. Ondan sonra, Muradî mahlasıyla 1701 beyit kaleme alan Üçüncü Murad Han gelir. 19 milyon 902 bin kilometrekarelik en geniş sınırlara, Sultan Üçüncü Murad devrinde (1574-1595) ulaşılmıştır. Devlete en çok toprak katan padişah ise Kanuni Sultan Süleyman’dır. Bizzat ordusunun başında çıktığı on üç büyük sefer sonunda, babasından devraldığı 6 milyon 557 bin kilometrekarelik Osmanlı toprağını 14 milyon 893 bin kilometrekareye çıkardı.
Biliyor muydunuz? Türk-İslâm geleneğinde yerleşim yerlerinin dışında açık arazide inşa edilen çeşmelerde, çeşmenin ön yüzü ve kurnasının kıble cihetini gösterir şekilde yapıldığını, çeşmenin arka tarafının namazgâh olarak düzenlendiğini…
Sayfa 40 - Yedikıta
·
Puan vermedi
Kürk
Âlimin biri, bir adamın üzerindeki kıymetli kürküyle övündüğünü görmüş ve şöyle demiş: “Bu kürke güvenme; nankördür. Yıllarca sırtında bulunduğu çaresiz hayvanı hayvanlıktan kurtarmadığı halde sana mı hizmet edecek?”
Yedikıta Dergisi - Sayı 115 (Mart 2018)
Yedikıta Dergisi - Sayı 115 (Mart 2018)Yedikıta Dergisi · Yedikıta Dergisi · 201856 okunma
70 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.