Yazmak
Bir kimse, kalemi mürekkep hokkasına batırdığı zaman, kendi vücudundan bir parçasını hokka da bırakmadıkça yazmamalıdır. 
Abraham H. Lass
Mabetlerin Dili ya da Metafizik Mimarî-Sümeyra Çelik
İnsan, varlığın anlamlı haliyle tanış olmak için mâbetler tapınaklar vs. inşa eder.
Mahalle Mektebi, S. 75,s.105
İnsan Ve Kibir
M. Niyazi'nin Daha Dün Yaşadılar romanını okuyorum. Roman şahıslarının çoğu yanlarında buldukları taraftarlarla kendilerini yüceltiyorlar. Kimisi okuma yazma bilmeden hileyle belediye başkanı olma peşine düşüyor, kimisi bir mahalle takımını ülkeye duyurup en büyük başkan olmayı, kimisi boyacılık yaptığı tezgahı dahi başkası almışken ve okuma yazma bilmezken etrafına toplanan çocuklara hesap yapmayı öğrettiğini ileri sürerek öğretmen olduğunu iddia ediyor. Belki de haklıdırlar... Ama haklı falan değiller insan yalnızken nasılsa kalabalığın önünde de öyle olmalıdır. Olmadı mı işte orada kibir başlar, herkesten her şeyden üstün olduğunu düşünür. Asıl önemlisi de mutlak gücü unutarak kendilerini en yüceye koymaya çalışırlar.
Okur Takip Önerileri
Bilginin zekatı
Geçen sene bir cümle okumuştum; size beklemediğiniz bir yerden para geliyorsa sadece sizin için değil, ihtiyacı olan başka insanlar içinde gönderilmiştir. Bu cümleyi yeni bir biçime sokacak olursak; bir yerden beklemediğiniz bir bilgi öğreniyorsanız bu bilgi sadece sizin için değil, ihtiyacı olan başka insanlar içinde karşınıza çıkmıştır. Paranın zekâtı olduğu gibi bilginin de zekatı vardır. Bildiğini saklayan, o bilgiye nail olmayanın hakkını yemiştir.
Bir gün aklına gelecek olursam
Bana şiir ısmarla
Eylülü konuşalım.
Cemal Süreya
Hükümdarın iyisi, alimin ayağına giden; alimin kötüsü, hükümdarın ayağına gidenidir.
İbrahim Kiras, Star gazetesi
Sezai Karakoç
Yunus oluyor, Yesevi oluyor, Mevlana oluyor, Galip Dede oluyor. Adeta ilk mısraı asırlar önce yazılan şiirleri tamamlıyor, bitmeyen o büyük şarkıya bir kıta da o ekliyor sanki...
Saadettin Açar
Bir Gül'ü Yetiştirmek İçin s. 363
Sezai Karakoç
Ölümden sonrasına bakabilen bir göz, kurtuluşa varmak isteyen ruhun içine gireceği değişimi yakalayan bir gözdür.
S.292
Sezai Karakoç
İki tür şair vardır. Önce düşünür sonra şair. İki tür düşünür vardır... İlkeli düşünür, yalnız düşünen düşünür.
O önce ilkeli düşünen düşünür, sonra şairdir... Hem de ilkeleriyle birleşen, kendisi yapan, kendisinde yaşatan, kendisi kalabilen üç-beş düşünür şairden biri..
İsmail Kazdal, Kitap Dergisi, Sayı: 93
