Herkesin tek tek veya topluca başka topraklara akmak için bir sebebi var diyorum, savaş, sürgün, açlık ya da yeni hayat istemek, bazen benimki gibi sadece kaçmak, her şeyin arkandan geleceğini bile bile
İnsan her şeyi anlatabiliyor, korkularını, sırlarını, en bağışlanmaz günahlarını. Ama yok oluncaya kadar ezilmişliğin verdiği utanç anlatılamıyor, benlik yarasını göstermek istemiyor
-Babanı sever miydin? Diye sormakla yetindim.
- Severdim, dedi ama elde edemeyeceğini bildiğin bir şeyi sever gibi severdim, uzaktan, pek fazla heyecan duyamadan
Onay bağımlılığı;
Eğer birisi size hakaret eder ya da yarı yolda bırakırsa otomatik olarak kendinizi aşağılarsınız. Duygusal sağlığınız insanların hakkınızda ne düşündüğüne çok duyarlı olduğundan kolaylıkla yönlendirilebilirsiniz diğerleri sizi eleştirdiğinde ya da size öfkelendiğinde kaygı ve depresyona yatkın olursunuz
Sevgi bağımlılığı;
Sizin için önemli insanları kaçırmaktan korktuğunuz için ilişkilerinizde aşağı rolleri kabul edersiniz. Bunun sonucunda çoğunlukla size olan saygılarını kaybederler ve onların sevgisi olmadan yıkılacağınız şeklindeki tutumunuzdan ötürü sizi bir yük olarak görürler. İnsanların sizden uzaklaştığını gördüğünüzde acı veren, korkunç bir yoksunluğun pençesine düşersiniz. Günlük sevgi ve şefkat dozunuzla yetinemeyeceğinizi fark edersiniz. Sevgi alma zorlantısı ile tükenirsiniz. Bir çok bağımlı gibi malı almak için zorlayıcı, yönlendirici davranışlara girersiniz. İronik olarak, bu düşkün açgözlü sevgi bağımlılığınız bir çok insanı uzaklaştırarak yalnızlığınızı arttırır.
Epiktotes şöyle demiş “ İnsanı rahatsız eden olaylar değil, onlara bakış açısıdır. “ Bu düşüncelerinizin-olayların değil- duygudurumunuzu oluşturduğu anlamına gelir. Başka bir deyişle, olan kötü şeyler gerçekten kendimizi kötü hissetmemize neden olmaz. Olaylar hakkında düşündüğümüz şekil nedeniyle kendimizi kötü hissederiz