Mhmt

Sabitlenmiş gönderi
İşte elim, oynatabiliyorum. Akan kanı hissediyorum. Güneş hala tepede... Ve ben, Antonius Block! Ölümle oynuyorum! # The Seventh Seal
Reklam
Çünkü hiç kimse öğrenmek için okumaz. Unutmak için okur insan.
Bir öyle şaşılası dünya ki burası, bollukla ölüyor, kıtlıkla yaşıyor. Varoşlarda hasta, aç kurtlar gibi insanlar dolaşıyor ambarlar kilitli ambarlar buğdayla dolu... Tezgahlar ipekli kumaşla dokuyabilir topraktan güneşe kadar giden yolu. İnsanlar yalınayak insanlar çıplak… Bir öyle şaşılası dünya ki burası, balıklar kahve içerken çocuklar süt bulamıyor İnsanları sözle besliyorlar, Domuzları patatesle…
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mhmt
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Taranta Babu'ya Mektuplar
Taranta Babu'ya MektuplarNazım Hikmet Ran
9.2/10 · 158 okunma
Reklam
İnsanlığın durumu sadece absürt değil, utanç verici ama utanmak için utanabilir durumda olmak gerekiyor.
Şimdilerde kimyasal zehirlerin ölçüsüz kullanılması sonucu, küçüğünden büyüğüne hayvan türleri hızla yok oluyor. İnsanlar toprağın üstünde yaşayan canlıların ölmesini fark ediyor da toprağın altında yok olanları pek sorun etmiyor...
Sınırlı bir dünyada sınırsız büyüme mümkün olmadığına göre, belirli bir eşik aşıldığında aracın duvara toslaması kaçınılmazdır.
Dikkat edilirse "büyüme" hic dillerden düşmüyor. Büyümeyle yatıp büyümeyle kalkıyoruz. Birileri de çıkıp "büyüyen aslında ne, ne pahasına gerçekleşiyor, neye yarıyor" sorusunu sormaya yanaşmıyor, ona cüret etmiyor. Oysa yüksek oranlı bir ekonomik büyüme bile yoksulluğu ve sefaleti derinleştirebilir, ekolojik yıkımı, iklim krizini azdırabilir, Kapitalizm dahilinde ekonomik büyüme insana, başka canlılara ve doğaya zarar vermeden yol alamaz. Zira, orada “üretim etkinliği" kendi başına bir amaç haline gelmis durumdadır. En kârlı olan üretme amacının da insan ihtiyaçlarına yabancılaşması, ekolojik yıkımı derinleştirmesi, sosyal mahiyetteki kötülükleri azdırması kaçınılmazdır...
Kavramların ekseri realiteyi açıklamak, bilince çıkarmak gibi bir işlevi oldugu sanılır. Oysa gerçek dünya da pek öyle değildir. Çoğu zaman kavramlar gerçeği ortaya çıkartmaktan çok, gerçeğin üstünü örtmenin, yanlış bilinç oluşturmanın hizmetindedir. Örnek olsun, kapitalizm dememek için pazar ekonomisi veya piyasa ekonomisi, emperyalizm dememek için küreselleşme, kaos dememek için yeni dünya düzeni, örtük iç savaş rejimi dememek için liberal demokrasi deniyor. Elbette gerçeğin üstünü örtmek çabası hiçbir zaman gerçeği yok etmez. Gerçeğin hükmünü icra etmesini engellemez, sadece egemen siniflara zaman kazandırır. Oligarşilerin dünyayı yok etmesini kolaylaştırır.
Reklam
Devletler de artık piyasanın (pazarın) gerisine "gizlenmiş" durumda... Batı’da devletler piyasanın diktatörlüğü lehine sahayı terk ettiler... IMF (Uluslararası Para Fonu) her fırsatta yoksul ülkelere yapısal uyum programlarını dayatmaya devam ediyor. Eğer "her taraf" aynıysa, güney-kuzey, gelişmiş azgelişmiş, ileri-geri ayrımının da bir kıymeti harbiyesi yok demektir. Artik "tek dünya" var ve bütün mesele uyum sağlamak"!. Tabii "tek dünya" söz konusuysa eğer, ona da “tek düşünce” yakışırdı... Öyleyse söz konusu olan "kalkınma” değil “uyumdur"...
Batının zenginliği, şimdilerde Güney denilen ülkelerin beşeri ve doğal kaynaklarının sömürüsü, yağma ve talanı sayesinde mümkün oldu. Ve bu eşitsiz ilişkiler, geride kalan yaklaşık 500 yılda kayda değer bir değişikliğe uğramadı. Tabii söylem sürekli değişiyordu... Her yeni duruma uygun kavramlar, söylemler peydahlanarak bugünlere kadar gelindi.
Hastayız, hatırı sayılır bir çare arayışındayız; imkansız bir vaadin etrafında sararıp soluyoruz. Rahatsızlıklarımıza denk bir şifa yoksa kimden bulacağız bu çareyi? Gelecek geçmişe derman olamaz; hastalık zamandan kaynaklı değil, bütünüyle zamanın içindedir.
6,3bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.