Bebekler şişelerde seri üretimle oluşturulup uykuda şartlandırma yöntemi kullanılarak böylece sistemi bozacak düşüncelere yönelmelerinin önüne geçmiş oluyorlar. Kişiler de daha seri üretimdeyken hangi toplumsal sınıfta ve hizmet alanında olacağı belirlenmiş oluyor. Kişiler hizmetleri karşılığında ise soma veriliyor güya keyif almalarını sağlıyor ama beyinleri uyuşturuluyor ve kişiler sistemin bir parçası olup sorgulama yapacak temiz bir zihne sahip olamıyorlar.Tabi bunun tek sebebi soma değil uykudayken yapılan şartlandırma eğitimleri de yer alıyor.
Hiç kimse uzun ilişkiler yaşamaz ve herkes herkese ait mantığıyla evlilik, aile olma, çocuk doğurma yoktur.
Eskiyi at yeniyi kullan felsefesiyle de üretimin sürekli olması sağlanıyor.
Ve en önemlisi kişiler hep sağlıklı, genç, güzel ama belli bir yaştan sonra da ölüyorlar ki çarkın işleyişi bozulmasın.
Kısacası tüm bunların yanında aile, ahlâk, gelenek-görenek, dini değerler ve sanat'ın olmadığı yani bizi biz yapan değerlerin olmadığı bunların yanında acı, ızdırap, savaşların da olmadığı ütopik bir toplum kurgulanmıştır. Ama derinde verilen mesajda distopik bir eserdir.