Ya insanoğlu alçak yaratılışlı değilse , ya verdiğim hükümde yanılıyorsam … insan derken tek kişi yerine topluluğu, başka bir tabirle insanlığı ele almak doğru değil. Böyle bir fikir hurafe olur.
Haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği limanı olmayan bir gemiydi. Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu; yaşamak.
“Onların düşmanca tutumlarından korkmuyorum, senin aşkına inanıyorum. Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen , bocalayan tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz.”
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim.
Onu sevmemin feci bir kaza olduğunu ben de söylüyorum, ama kendime de engel olamıyorum. Siz babamı sevmenize engel olabilir misiniz? Ben de de aynı şey işte. Benim de onun da içimizde bir şey var, bugüne kadar orada olduğunu bilmezdim, ama orada duruyor ve onu sevmeme neden oluyor.Ona aşık olacağım aklıma bile getirmezdim ama aşığım işte.
Ellerini kollarını bağlayan bir şey daha vardı. Daha önce kimseye aşık olmamıştı. Kadınlarla dolu geçmişinde kimini beğenmiş, hatta bazılarından büyülenmişti, ama onlara sevdalanmanın ne demek olduğunu öğrenmemişti.
Karşı konulmaz kuvvetlerin itici gücü uyarınca Atomlardan ve moleküllerden oluşan dünya, sırf bunun için hayranlık duyulacak bir yer değildi; onu güzel yapan, içinde Ruth’un yaşamasıydı.
Halbuki güzelliği içlerinde hisseden insanlardan olsalardı, o parlayan gözlerin ve hararetlenmiş yüzün, gencin aşkla ilk tanışmasının belirtisi olduğunu anlayabilirlerdi.
Hayatı boyunca sevgi açlığı çekmişti. Sevgiye hasretti. Varoluşunun temel talebiydi sevgi. Ama hiç sevgi görmemiş ve zaman içinde katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu fark etmemişti bile. Şimdi de bilmiyordu bunu. Sadece sevgilin nasıl ifade edildiğini görmüş, yüreği hoplamış ve ne kadar güzel, yüce ve muhteşem bir şey olduğunu düşünmüştü.