Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar isteyorsan yalanlar
söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Ben pırıl pırıl bir gemiydim
eskiden.
İnanırdım saadetli yolculuklara.
Adalar var zannederdim
güneşli, maavi, dertsiz.
Bütün hızımla koşardım
dalgalara.
O zaman beni görseydiniz.
Ben pırıl pırıl bir gemiydim
eskiden.
Beni o zaman görseydiniz
Siz de gelirdiniz peşimden.
Ama şimdi şu akşam saatinde
Son liman kendim, bu
döndüğüm,
Bilmiş, bulmuş, anlamış.
Hatırımda, bir vakitler
güldüğüm.
Yoluna can serdiğim o kaçış.
Şimdi, şu akşam saatinde
Dönüyorum görmüş, geçirmiş,
atlatmış,
Gözlerin doymayan sahilinde.
Ölebilirim genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden
götürebilirim.
Şimdi kavakyelleri esiyorken
başımda,
Sevgilim,
Seni bir akşam-üstü
düşündürebilirim.
Saçların uçuşurdu rüzgârdan.
Yanından seni seyrederdim.
Güneş yakardı, deniz yanardı..
Sen konuşurdun, dinlerdim.
Gülerdin..
Susardın, düşünürdün.
Benimle el-ele yürürdün..
Yol biterdi.
Görmezdim seni..
Zaman yıl yıl geçerdi.
Uzaktan, çok uzaklardan
Seni seyrederdim.
Bir kelimenin yanına bir kelime
gelince,
Bir sesin yanına bir ses gelince,
Bir insanın yanına bir insan
gelince..
Büyürler, büyürler, büyürler
ölümden önce.
Sen kocaman çöllerde bir
kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir
balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır,
bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de
sağlık gibisin.