Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Ayfer ÖZGÜR AYDOĞAN
Ayfer ÖZGÜR AYDOĞAN
@Ayfer2147
Sınıf öğretmeni
Lisans
Midyat/Mardin
Diyarbakır, 1 Ocak 1990
226 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kitap, Hayati İnanç hocamız ile Bekir Develi’nin karşılıklı sohbet havasında, soru cevap olarak sürdürdüğü okuyanlara manevi bir haz veren güzel bir eserdi. Hayati Hoca’yı gündelik hayatta dinleyen bilir zaten üslubunun nahifliğini. .Aynı üslubu da kitapta da sürdürmüştür. Konu olarak iman , ihlas, takva, namaz gibi bir çok konuya değinen eserde gönülleri de fetheden kıssalara da yer verilmiştir. Bu sohbetin yegane amacı bir kişi bile olsa imanına vesile olmak , kişiyi fabrika ayarındaki fıtratına geri döndürmektir. Bütün meselemiz bir insanın kalbine dokunmaktır diyor yazar. Ne de güzel söylemiş. Eminim siz de okurken zevk alacaksınız. Keyifli okumalar
Herkesin okuması gereken bir kitap, bilhassa ebeveynlerin… Ayetler ve hadisler eşliğinde çocuk eğitiminin temellerine değinirken anne -baba olarak yaptığımız ve hiç farkında olmadığımız birçok yanlışları gözler önüne seriyor. Çocuklarımızın adetlerle değil ayetlerle yetiştirmenin önemini bir kez daha kanıtlamış bulunuyor. Tabi burda önemli olan teoriyi uygulamaya koymak.
Çocuk eğitiminde; öfke kontrolünden mahremiyet eğitimine, haz öteleme eğitiminden çocuk beslenmesine kadar pek çok konulara ayet ve hadis ışığında değinilmiş, asr-saadetten örnek olaylara değinilerek pekiştirilmiştir.
Beni en çok etkileyen bölümü ise çocuklarımızın dünyaya bilindiği üzere boş zihin ile gelmiş olması değil kendi fıtratı ile gelmiş olmasıdır. Anne- babaya düşense çocuğunun fıtrat programını korumak ve kendi fıtratını ortaya koyabileceği alanı ona açmaktır. Herkese keyifli okumalar…
Kitabı okuduktan sonra tekrar anladım ki ; tarihten beri süregelen taht sevdası makam mülk sevgisi , hırs ve ihtirasla en yakınındaki canına kanına zarar verdirtebiliyormuş.
İngiliz Edebiyatının başarılı yazar ,şair ve oyuncularından olan Shakespeare bu eserinde oldukça yalın ve sürükleyici bir dil kullanmıştır. Bir çırpıda okunacak bir eser.
Hamlet , kral olan babasının, taht sevdası yüzünden amcası tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü öğrenince babasının intikamını almak için delirmiş rolüne bürünür. Bu arada amcasının annesi ile evlenmesini hiçbir şekilde sindiremeyen Hamlet annesine tüm gerçekleri anlatarak onu da planına dahil eder. Sonunda amacına ulaşan Hamlet’in toplu bir ölümle- ki buna annesi ve kendisi de dahildir- planı son bulur.
Okur Takip Önerileri
Arkadaşımın önerisi üzerine aldığım ve büyük bir beklenti içine girerek okuduğum bir kitaptı . Yazarın kendi yaşadığı olayı konu aldığı bu romanda doğanın insana sunduğu nimetler karşılığında insanın nankörlüğünü ele almıştır. Kadının, uçsuz bucaksız bir çölde 120 gün boyunca Avusturalya’nın anakara çölünde Aborijinlerle yaptığı yürüyüşte , tüm olumsuzluklara rağmen doğanın kendilerine sunduğu nimetleri değerlendirerek hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor. Tabi bu mücadeleyi sadece kadın vermiyor ama fazlasıyla zorlanan ölümlerin eşiğinden dönen kendisi oluyor. Kitapta toplumsal hayattan tuttun da bilimden, tıptan, felsefe ve dün gibi farklı alanlarda çarpıcı ve bilgilendirici konular var herkesin okumasını tavsiye ediyorum
Zevk alarak okuduğum kitaplar arasında olan bu roman, müthiş bir anlatım tarzı ile herkesin okuması gereken kitap listesinde mutlaka yer almalı. Cephede savaştıktan sonra Kazak bozkırlarından birine yerleşip tren istasyonunda çalışan Yedigey Cangeldi’nin haksızlığa ve adaletsizliğe karşı başkaldırışının hikayesini konu alan bu eser aynı zamanda “mankurt” kavramına da değinmiş bu kavramı ayrıntısı ile açıklamıştır. Bu kavramı anlatırken de Ana-Beyit efsanesini okuyucularla tanıştırmıştır. Roman, Yedigey Cangeldi’nin kadim dostu vefat edinece onu, arkadaşının vasiyeti üzere 30 kilometre uzaklıkta olan Ana-Beyit mezarına gömmeye götürürken yolda kendisinin ve halkının geçmişte çektiği sıkıntıları ,acı -tatlı anılarını ve milletinin dilinden düşmeyen efsaneleri düşünüp bunu okuyucularla paylaşarak bir güne bir asrı sığdırmıştır. Herkese iyi okumalar
“Tüm insanlık tek bir ailedir” felsefesi üzerine kurulu olan bu kitap kişisel gelişim tarzında yazılmış bir eserdir. Arun Gandhi, yaşadığı Güney Afrika’dan büyükbabası Gandhi nin yanına 12 yaşlarında gider. 2 yıl boyunca büyükbabasının yanına kalır. Amacı büyükbabasının hayat tecrübesinden faydalanmak , bunlardan kendi yaşamına dair ders çıkarmaktır. Kitap, torunu Arun tarafından kaleme alınmış , tüm insanlığa vermek istediği mesajları bölüm bölüm yazmıştır. Kitabı okuduktan sonra torunu gibi bizler de çoğu konuda ders çıkaracağız ve bazı olaylara bakış açımız değişecektir Herkese iyi okumalar
Kitap, görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışan Zehra Öğretmen’in çocukken yaşadığı trajik olaylardan ötürü acımak duygusunu yitirdiğini, öğrencilerinin veya çevresindekilerinin yaptığı en ufak yanlışlarda hiçbir gerekçe kabul etmeden kestirip attığını , onlar affetmediğini konu alıyor. Kitabı bitirirken Zehra Öğretmenin pişmanlığını iliklerime kadar hissettim ve onun adına çok üzüldüm . Kitap , aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını da gözler önüne seriyor. Babasının saygın bir memur iken sefil, düşkün hale geliş serüvenini okurken bi hayli şaşırdım. Vatanına ,milletine ,görevine düşkün Temiz yürekli ve saf düşünceli bir adamın başına gelenler , benim gibi diğer okuyucuları da mutlaka üzecektir . İyi okumalar…
Kitabı , İlber Ortaylı’nın tavsiye ettiği kitaplar arasında görünce hemen okumak istedim ve yazarın kaleminden okuduğum ilk kitaptı. Eser tarihi roman gibi görünse de tarih, coğrafya, felsefe ve dini öğelerin birleştiği fantastik bir romandır. Okurken fazlasıyla keyif aldım. Olay kurgusu birbirinden bağımsız gibi görünse de hiç olmadık bir noktada birleşmesi ve olayların birbiri ile bağlantı kurularak ilerlemesi kitaptaki postmodern havayı yansıtıyordu . Romandaki baş karakterlerden birinin “siz benim kurgularım ile düşüncelerim üzerine varsınız “ demesi ve olayları önceden bilmesi romanın aslında fantastik bir türde olduğunu da bizlere açıklıyor. Herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar…
Kitap , soru cevap şeklinde söyleşi tarzı yazılmış bir eser. Konusu itibari ile hayat ile iç içe olan bilim, sanat, kültür, dil ve edebiyat alanında eleştiriler ve tavsiyeler içeriyor. Bunların yanı sıra; ebeveyn ilişkileri ,günümüz gençlerinin eğitim ve terbiyeleri gibi farklı konulara da değinilmiştir. Kitabı okurken o kadar çok yabancı olduğum isimlerle karşılaştım ki ne kadar çok eksik olduğumu hissettim. İlber hocanın ise ömrünü nasıl verimli geçirdiğine şahit oldum. İmkanlar dahilinde dünyayı gezip dolaşmanın farklı dilleri öğrenmenin, farklı kültürlere yaşayışlara şahit olmanın zevkini ve heyecanını bu kitapta yaşıyorsunuz. Tek eleştirdiğim yanı ise sorulan her soruya direkt olumsuz cevap ile başlamış olmasıdır.
Heyecanla okumayı beklediğim kitaplar arasında yer alan CANHIRAŞ sürükleyici ve yalın dili ile bir çırpıda okunabilecek eserler arasındadır. Dikkat çekici bir kapağa ve alışılagelmedik bir isme sahip olan bu kitabı, elime alıp okuduğumda kitap ismi ve kapağı, içeriği ile ancak bu kadar uyumlu olur dedirtti bana.
Kitap, eşinin ölümüne şahit olan bir delikanlının sonraki hayatında yaşadığı travmatik durumu , korku endeksli olarak hayatına yansımasını ve bu delikanlının hazin sonunu konu alıyor. Yazar , korkunun insana yaptırdığı ve yaptırabileceği en uç noktaları çok güzel tanımlamanın yanı sıra isabetli saptamalarda bulunmuş. Kitabı bitirdiğimde kendimi karekterin yerine koydum gerçekten içler acısı bir durum… Korkunun, insan psikolojisine yansımalarını en iyi cümlelerle anlatmış yazar. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
100 sayfalık bir kitap içinde resimler de var yani bir çırpıda okunabilecek bir eser. Kitap , roman tarzı, açık net ve akıcı yazılmış. Daha önce Fuzuli’den okudum ama üslup olarak İskender Pala daha akıcıydı. (Tabi Fuzuli’nin yeri başka:) ,mutlaka o da okunmalı)
Dillere destan olan ,nesilden nesile anlatılan, herkesin az çok bilgi sahibi olduğu bu destanda ailesinin biricik oğlu olan Kays adında bir gencin güzeller güzeli Leyla’ya
olan aşkını anlatan, Leyla ‘dan Mevla’ya yükselişin hikayesidir Leyla ile Mecnun. Aşkın ,sevdanın ,sadakatin ayrı mekanlarda, ayrı bedenlerde BİR yaşanmasıdır. Ayrı bedenlerin aynı mezarda son bulmasıdır Leyla ile Mecnun.
Kitap , evlenmek isteyen çiftlere veya evlenmiş olanlara hitap eden erkek ve kadın olmak üzere iki farklı bakış açısıyla yazılmış sade akışkan bir kitap. Müslümanın evlilik yolunda attığı ilk adımdan başlayıp evlilik sürecini ve sonrasını, karı-koca ilişkisini, ebeveyn-çocuk ilişkisini Kuran ve hadisler ışığında anlatmaya çalışan bir kitap . Ahmet Bulut’un dili fazlasıyla açık net mesajı olduğu gibi okuyucuya yansıtırken Gülseren Gümüş ise daha çok devrik cümleler sanatsal dil kullanmaya çalışmış ve tekrarlanan cümleler fazlasıyla var.Bu da biraz kitabın sıkıcı yanı oldu maalesef.
Kitap , Fuzuli’nin Peygamber Efendimize yazdığı 33 beyitlik bir kasideyi beyit beyit açıklaması ile oluşmuştur . Çok ince bir kitap ama bu kitabı okuduktan sonra suya bakış açım değişti diyebilirim. Çünkü su ile ilgili hem bilimsel hem ilmi açıklamalara ve tespitlere varılmıştır. Hayatımızda Su ile ilgili onlarca atasözü , deyim ve özdeyişler kullanıyoruz. Yazar bu ifadelerin çıkış ve varış noktalarını o kadar güzel tanımlamış ki ... Tabi burda asıl mana; suyun, bereketin ve rahmetin sembolü olması nedeniyle peygamberimiz ile özdeşleştirilmesi , gül yerine suyu bırakarak farklı bir bakış açısı ile peygamberimize övgülerin sıralanmasıdır.. Fuzuli bu kasidede Efendimize aşkını o kadar güzel sözcüklerle ifade ediyor ki Fenafillah derecesine ulaşıyor. Her şeyde RAHMAN’I görüyor ve O’nun en sevdiği habibi ile bütünleşiyor
Hicranla dolu bir hikayenin aynı mezarda vuslata ermesidir Leyla ile Mecnun . Birçok yazar ve şair ele almıştır bu hikayeyi ama asıl olan Fuzuli den okumak gerek . Mesnevi olarak ele alınan bu hikayeyi okurken dış alıcılara kapalı olmam gerekti çünkü derinlemesine bir mâna ve o mânaların sırrına erdikçe çözümlenen düğümler vardı. Okudukça büyük zevk aldığım kitaplardan biriydi. Özellikle betimlere ve kişileştirmelere çokça yer verilmiş ki zaten bu da divan şairlerinin özelliğidir.
Mecnun’un , Leyla’nın aşkı ile yanıp tutuşurken sevgilisini karşısında görünce «Sen Leyla değilsin» demesi ve onun için Leyla’nın farklı bir boyut kazanması çok etkiledi beni. Aslında Mecnun’un Bir Olan’dan yok olması ile sadakatin , aşkın , sevgiliden mahrum kalmanın bir sembolü olmuştu .Maddi aşktan manevi aşka yükselişin , hamuru Aşk ile yoğurulmuşların hikayesidir Leyla ile Mecnun. Herkese iyi okumalar
Daha önce Yusuf ile Züleyha’yı farklı bir yazardan okumuştum. Şimdi ise Nazan Bekiroğlu’nun kaleminden okumak istedim, iyi ki okudum. Çünkü bu kitap bilindik Yusuf ile Züleyha’nın hayatını, derinlemesine anlatan bir roman üslubundan ziyade daha çok sanatsal ögelere ağırlık verilmiş, şiirsel bir anlatım tercih edilmiştir. Bu da kitabı, sürükleyici ve etkileyici bir üslup ile ön plana çıkarmıştır. Kitapta dikkatimi çeken başka bir unsur ise Yusuf üzerinden kurda atılmış iftira sonucunda kurdun kendi lisan- hal ile konuşturulması, serzenişte bulunması ve Yusuf’un atıldığı kuyunun ise sevincidir. Bu anlatımları ile roman, okuyucuyu kendine çekmektedir.
Romanda Mücella adında bir kızın, elinde iğne oyası ile oturduğu sedirde, tanık olduğu onca fırtınalı hikayelere karşı kendi hikayesini sessiz sedasız olaysız şaşırtmacasız bitiren bir kadın anlatılıyor. Annesinin “ Bu devirde babasız kız büyütmek zor " düşüncesi ile Mücella’nın 10 yaşından 50 li yaşlarına değin baskı ve otorite ile bir genç kadının hayatı nasıl örselenir ötekileştiriri net bir şekilde anlatıyor. Buna rağmen bir gün olsun kimseye serzenişte bulunmamış itaatkar ve sadakat ile annesine bağlanmış Mücella . Baştan sona hüzünle okudum bu romanda ll. dünya savaşı sonrası ,ülke politikasının yanı sıra siyasi ve tarihi olaylara da yer vermesi açısından da sürükleyici üsluba sahipti
Yunus Emre nin hayatını çarpıcı bir şekilde ele almış güzel bir roman. Yunus Emre nin bilmediğim birçok hikayesini bu romanda öğrendim diyebilirim Yunus Emre nin ölen eşi ve kaybolan oğlu ile imtihanını zorluklarını anlatırken bir yandan da nefsi ile mücadelesini konu alıyor
Öncelikle çok severek okuduğum bir kitaptı . Nefsin aslında insan kalbine nasıl hükmettiğini sürekli hoşa gitmeyen şeyleri yaptırdığını ve bunu yaparken de okşayarak yumuşatarak farkettirmeden yaptırdığını anlatan güzel bir kitap. Mutlaka her okuyucu kendini içinde bulacaktır
