Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. Sonra da ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız.
"Herkesin, bütün canlıların, ister hayvan olsun, ister insan şefkate gereksinimi vardır."
"Çok doğru," diye düşündüm, "ama ne almasını ne de vermesini biliyoruz. Birisi bize azıcık sevgi göstermeyegörsün, ne oyunlar oynuyoruz."
Yüreğinden hiçbir şeyi söküp atamazsın, yürek kağıttan değil, içindeki yaşam mürekkeple yazılmadı, onu paramparça edemezsin, beynine, ruhuna izlerini bırakmış uzun yıllarını içinden söküp atamazsın.
Hayatım boyunca okuduğum yüzlerce kitabı, dinlediğim insanları, anlamaya çalıştığım kavramları düşündüm; fizik, edebiyat, felsefe, tarih... Hepsinden geriye kalan tortu, bir avuç kumdan daha fazla değildi. Yirmi beş yıl boyunca, yaşamın özüne ilişkin hiç ama hiçbir şey öğrenmemiştim. Beni, kendimi, temelden ilgilendiren bu soruyla yüzleşmiş miydim gerçekten? Bu çeyrek yüzyılı, tek bir ağacı sabırla izlemeye adasaydım, kesinlikle daha bilge biri olmuştum bugün.