Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aysel git başımdan

Aysel git başımdan
@Ayslerygt
Sabitlenmiş gönderi
Darmadağınık ve perişan aklım, Beni sersem ediyor bunca acı.
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Reklam
Oğuzlar, Karluklar, Uygurlar ve Türkçe konuşan daha bir çok Türk toplumları, aynı zamanda genel Türk (Törük) adını taşırlar. … Yörük kelimesi yürüyüş halinde, göçebe anlamında ilk defa Osmanlı bürokratları tarafından kullanılmıştır. Doğu Anadolu’da akkoyunlu ve şah İsmail’in tebaası olan Türkmenlerden kendi Türkmenlerini ayırt etmek ihtiyacı ile Osmanlılar, yörük adını tercih etmişlerdir.
Sayfa 189 - Türk adı ne ifade eder?Kitabı okuyor
Tarihte ilk defa Hsiungnu hakanı Mete, “çadır altında yaşayan bütün boyları“ bir kağanlık altında birleştirmiş ve Çini istilaya girişmişti (Çin Seddi onlara karşıdır).
Sayfa 189 - İkinci Bin’de TürklerKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bozkırda göçebe boylar, genellikle otlak için sürekli mücadele içindedirler; bu yaşam biçimi, onları üstün yetenekte atlı savaşçılar haline getirmiştir. Türk ve Moğal ulusları, Avrupa’nın orman bölgesine, Çin ve Hindistan’a kadar Avrasya steplerini at sırtında bir mevsimde geçer, kenar ülke halkı onlara direnç gösteremez; onların egemenliği altına girer. Bozkır bölgesinde zaman zaman karizmatik savaşçı bir lider sivrilir, öbür boylar üzerinde egemen olur, bir kabile konfederasyonu, kaganlık(hakanlık) kurar; bu konfederasyonu türe ve yasa koyarak demir elle örgütler ( Türk İlteriş Kagan; Moğol Cengiz Han gibi).
Sayfa 187 - İkinci bin’de TürklerKitabı okuyor
İnsanlık tarihinin bütün bu ana gelişmelerinin cereyan ettiği sahne, Orta Doğu (levant), çoğunlukla Türk hanedanlığının idaresi altındaydı (Suriye’de Selçuklu hanedanları, Mısır’da Eyyubiler ve sonra 1380’lere kadar Kıpçak Türkmenlerinden Memlükler, İran ve Azerbaycan ve Anadolu’da Selçuklular, Harzemşahlar Ve Timuroğulları). İslam dünyasında devletin örgütlediği ilk medreseler, Selçuklular zamanında Nizamiye Medreseleridir. Bu dönemde Gazali (1158-1111), İbn Teymiyye, Nizamülmülk, ibn al-Arabi (1165-1240), Mevlânâ Celalüddin (1207-1273) gibi İslam dünyasının önde gelen düşünce ve devlet adamları yetişmiştir. … Anadolu Selçuklularının, bugünkü Türkiye’nin nüfus yapısı ve kültürünün temellerini atmış bir devlet olarak üzerinde durulması gerekir.
Sayfa 185 - Türklerin bin yılı: 1040-1600Kitabı okuyor
Reklam
Selçukluların İslam dünyasını başına geçmesi, anadoluyu fethetmesi ve İznik’te yerleşerek (1087) Bizans’ın payitahtını tehdit etmesi üzerine feodal Avrupa ayaklanmış ve Orta Çağ tarihinin en önemli olaylarından biri olan Haçlı seferlerini başlatmıştır. İlk Haçlı Seferi, İstanbul üzerinden anadoluya karşı 1097’de düzenlenmiştir. Orta Doğu’da son Haçlı kalıntısı Akka kalesi 1291’de düşmüş, Avrupa bundan sonra da Mısır, Suriye ve Anadolu’ya haçlı seferlerine devam etmiştir.
Sayfa 184 - Türklerin bin yılı: 1040-1600Kitabı okuyor
1000-2000 arası yüzyıllarda dünya iki büyük Türk imparatorluğuna sahne olmuştur. İlki, 1100-1243 arasında orta Asya’dan Bizans sınırlarına, Akdeniz’e kadar uzayan Selçuklu imparatorluğu; ikincisi 1300 lerde ortaya çıkarak Anadolu ve Balkanlar ile beraber tüm Orta Doğu ve kuzey Afrika’yı 500 yüzyıl idaresi altında tutan Osmanlı imparatorluğu. Asya’da uzak doğuda Çin imparatorluğu, Hindistan’daki devletleri, Avrupa’da doğu Roma (Bizans) ve kutsal Roma-Cermen imparatorlukların da bir yana bırakırsak, dünyanın merkezi bölgesi ikinci binin büyük kısmında Türk egemenliği altında kalmıştır.
Sayfa 183 - Türklerin bin yılı: 1040-1600Kitabı okuyor
Türklerin büyük vatanını, Turan’ı şöyle tanımlıyor: “Turan, Türklerin ideal vatanıdır, Türklerin oturduğu, türkçenin konuşulduğu ülkelerin toplamıdır. “Türkiye, Turan’ın bir parçasıdır.”
Sayfa 155 - Ziya Gökalp: Yüzyıla damgasını vuran düşünürKitabı okuyor
Hepsinin canı cehenneme
Bizi yıkmak isteyenler bizim kuvvet temellerimizin ne olduğunu iyi bilirler ve önce bunları yıpratmaya, Türk tarihine ve Türklere karşı eski iftiraları yeni şekiller altında hortlatmaya çalışırlar. Bugün dünyanın hür olmayan kısmında ve peyklerinde Türk tarihi aleyhine sistematik bir iftira kampanyası açılmıştır.
1930’da bir alman gazetecisi ona, batı medeniyetini iktibas ile Türk Milliyet esası arasında bir tenakuz (çelişki) görüp görmediği süalini sormuştur. Atatürk’ün cevabı şu olmuştur: “Asla… Çünkü asri olan milliyet prensibi, beynelmilel taammüm etmiştir. Biz de Türklüğümüzü muhafaza için gayretle itina edeceğiz. Türkler medeniyette asıldılar.”
Sayfa 143 - Atatürk tarihi ve Atatürk’te tarih şuuruKitabı okuyor
Reklam
Mustafa Kemal, 1923’te şöyle söylüyordu: “Düşmanlarımız aynı zamanda Osmanlı devletini kurmuş olan Türk milletinin de, unsur-i aslisinin de, bu memleketin hakiki halkının da, mahv ve müzmahil olduğunu zannettiler; işte bunda çok aldandılar.” “asırlardan beri düşmanlarımız Avrupa akvamı arasında Türklere karşı kin ve husumet fikirleri telkin etmişlerdir (…) Avrupa’da hala Türk’ün her türlü terakkiye hasım bir adam olduğu, manen ve fikren inkişafa gayrı müsait bir adam olduğu zannedilmektedir. Bu azim bir hatadır (…) işte Avrupa’da mütemadiyen mücadele ettiğimiz bu zihniyet mevcuttur.” Atatürk için zaferden sonra da savaş bitmedi. Milli tarihin tanıtılması, onun için İstiklal Savaşının tamamlanması demektir. İşte Atatürk’te tarih şuurunun o derece yoğun ve kuvvetli olmasının sebep ve manası… Atatürk onun için Türk tarihinin tetkikine o kadar ehemmiyet vermiştir. Türk’e büyük tarihinin şuurunu tekrar kazandıran Atatürk, Türk tarihine gelecekteki yolunu da göstermiştir.
Sayfa 142 - Türk tarihi ve Atatürk’te tarih şuuruKitabı okuyor
Kendine dön!
Batının Türk milletini imparatorlukla bir tutarak hınçla mahvetmek istediği bir anda, mazlum fakat başeğmez milletin haklarını o, gür bir sesle aleme duyurdu ve Türk milleti bu hak sesiyle doğruldu. O ses, on üç asır önce Orhon kıyılarında taşa kazılmış sesti: “Türk budunu yok olmasın diye, budun olsun diye, babam Elteriş Kağan’ı Tanrı göndermiş(…) Türk türesi bozulmuş olan budunu, atalarımız türesince meydana çıkarmış. Ey Türk budunu, kendine dön.”
Milleti yaratan ve yaşatan en mühim unsurlardan biri milli tarih şuurudur; milletler, dünya yüzünde değerlerini, milli tarihlerine verilen değer ölçüsünde kazanırlar.
Atatürk, tarih ilmine, bir devlet adamı için olağanüstü sayılabilecek bir şekilde enerjisinin büyük bir kısmını harcamıştır. O, daha 1930’da Türk bilginlerini bir araya getirerek “Türk tarihinin ana hatları” adı altında bir seri kitap yazdırdı. Kısa bir süre sonra araştırmaları daha geniş bir ilmi temellere bağlamak üzere “Türk tarihi Tetkik cemiyeti”ni (bugünkü Türk tarih kurumu) kurdu, onun çalışmalarını düzenledi ve kongrelerine aralıksız katıldı. Bu kurum bugün milletlerarası ilim cemiyetleri arasında seçkin bir mevkii sahibidir.
Sayfa 139 - Atatürk tarihi ve Atatürk’te tarih şuuruKitabı okuyor
Araplardan ayrı bir kültür geleneği olan Türk milleti içinde, hala İslam dini ile Araplığı ayıramayanlara, şalvarı ve hurmayı dinin icabatından sayanlara rastlayabiliyoruz. Bunlar, Abdünnasır’ın İslam bayrağı altında yaptığı koyu Arap milliyetçiliğine hizmet ettiklerinin farkında değillerdir. Bize göre, Türk toplumu içinde milli terbiye yayıldığı ve herkeste milli benlik ve şuur tam manasıyla geliştiği zaman, İslamiyet hakiki hüviyeti ile kalacak ve bir kültür meselesi teşkil etmeyecektir.
Sayfa 117 - Atatürk ve Atatürk devrimi üzerinde yabancı tarihçilerKitabı okuyor
1.869 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.