Ben avımın peşinde koşarken,
Ve büyük mülklerin temsilcilerinden parçalar koparırken, senin ay ışığı altında çoban köpekleriyle boğazlaştığını biliyorum.
İşte bu yüzden, kardeşim olmana şaşmıyorum.
Paralel yaşamlarımızın, bizi mavi bir ormanda göz göze getireceği günü bekliyorum ey kurt.
Çünkü asla şehirlerde yaşayamayacağım.
Ve avlanmaktan, savaşmaktan ve yenmekten caymayacağım.
Ben uzlaşmayacağım ey kurt,
Asil yalnızlığımı kutlayacağım..
"Kitaplar senin yerine yaşayacak değil. Kendi ayaklarıyla yürümeyi unutan bir kitap kurdu, eski bilgilerle şişmiş bir ansiklopedi, birileri gelip açmadıkça hiçbir işe yaramayacak bir antika olabilir ancak."
Yalnızca kendini kaptırarak kitap okudun diye, görebildiğin dünya da genişleyecek sanma. Ne kadar bilgi depolasan bile, kendi kafanla düşünüp kendi ayaklarınla yürümedikçe her şey sahte, havada ve gelip geçici şeyler olarak kalır.
Çok sayıda kitap okumak iyidir. Fakat yanlış anlaşılmaması gereken bir durum var. Kitapların büyük gücü vardır. Fakat bu, nihayetinde kitapların gücüdür, senin değil.
"Dünya mantık yürütemeyeceğin, aklının almayacağı şeylerle dolu. Böylesine sıkıntıyla kaplı bir dünyada yaşam sürebilmek için en iyi silah, mantık ya da kas gücü değil, mizahtır."
Önemli şeyler daima zor anlaşılır. Çoğu insan gayet normal olan şeylerin farkına varmadan yaşamlarını sürdürür. Olgulara yüreğinin penceresinden bakmazsan tam olarak göremezsin. En önemli şeyler de gözle görülemez.
"Enine boyuna düşündüğünüzde, sırf ten rengi farklı ya da burunları bizimkine göre biraz daha yassı diye insanların elinden topraklarını almak suretiyle gerçekleştirilen yeryüzü istilâsının aslında pek de hoş bir şey olmadığını görürsünüz."