Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahattin Doğanay

İnsanlar falcılara giderler, çünkü kandırılmak isterler. Böyle biri karşısında ikna edici olmaya gayret etmek boşunadır. Fazla inandırıcılık, işin tadını kaçırabilir.
Reklam
Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir. Kimse önündeki kişi tarafından takip edildiğini aklına getirmez.
Ne yazık ki aşk hayalin çocuğu, hayal kırıklığının annesidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1]   Hocaların talebelere bağırmalarını yasaklıyoruz. 2]   Hocaların talebelere çıplak elle ya da herhangi bir cisimle vurmalarını yasaklıyoruz. 3]   Hocaların talebelere hakaret etmeleri ve sövmeleri de kesinlikle yasaktır. 4]   Hocaların talebeleri alaya almaları ve tehdit etmeleri, tarafımızdan, kati surette yasaklanmıştır. 5]   Derse geciken talebelerin, mazeretlerini nazikçe beyan ettikleri halde, derse alınmamaları söz konusu olamaz. 6]   Hocalar, verdikleri dersi, kavranılması zor bir bilmece-ye dönüştürerek kendilerini ve talebeleri aşağılamaktan men edilmişlerdir. 7]   Hocalar, talebelere, talebenin müsaadesi olmadığı takdirde, "sen" değil, "siz" diye hitap edecekler. Talebelere saygısızlık edilmesi yasaktır. 8]    Ders verdiği konuyu bilmeyen hocaların çokluğu dikkat çekmektedir. Hocalara derslerine çalışmalarını emrediyoruz. Tembel hoca istemiyoruz. 9]    Bundan sonra talebeler hocalara her ay not verecektir. Yarıyıl sonunda geçer not alamayan hocalar cezalandırılacaktır. 10]   Bu bildiri, siz orangutanlar anlayasmız diye çok basit cümlelerle yazılmıştır. Talebe haklarına saygı göstermeyenler, orangutanlıkta ısrar ettiklerini izhar etmiş sayılacak ve disiplin kurulumuza sevkedileceklerdir. Bizden nefret ettiğinizi ve bu metni, nefretinizi ifade etmek için bahane olarak kullanacağınızı biliyoruz. Savaş isterseniz, biz hazırız. Fakat barış istiyorsanız, şartlarımıza uymaktan başka çareniz olmadığını kafanıza sokmanız gerek. İmza: Afili Filintalar
Kavga sırasında sövmesini, bir anlaşmazlığı iyice belirginleştirme arzusuna bağlıyorum. İnsanları hakir gördüğü için değil, onlara çok kızdığı için; ve anlamın yeri, anlaşmanın zemini iyice daraldığı zaman söverdi. İnsanların küfürlere ilgi duyduklarını, halbuki küfür etmenin çoğu zaman bir münasebetsizliğin [iletişimsizliğin] kanıtı olduğunu biliyordu.
Reklam
Aşka peşinen atfettiğimiz yücelik yüzünden, onun basit bir bileşim olduğunu gözden kaçırıyoruz
Şimdi ben de bilgece düşüncelerin yükünü sırtımdan atıp kendimi inkâr edercesine dehşet saçmak istiyorum. Oysa vahşet neden acelecilikle birlikte yürüsün ki? Vahşetin tabii niteliğini gözardı etmemek gerek. Beşeri sükunet ise, çoğu zaman, otomatik bir erteleme düzeneğinin işlemesinden elde edilir.
Dünya aramızda kalsın, tarih aramızda kalsın, kelimeler aramızda kalsın...
Ebubekir hiç de iriyarı bir adam sayılmazdı ama sesi oldukça gürdü ve verdiği mesaj dehşet verici olmasına karşın, garip bir şekilde sakinleştiriciydi. “Hz. Muhammet’e inananlar için söylüyorum, o öldü, ” diye konuştu. “Allah’a inananlar içinse Allah yaşıyor, O ölümsüzdür. Elçi öldü, yaşasın İslam. ”
Bölüm 2
Yedinci yüzyıldan gelen bu sesleri okurken, kendinizi büyük bir çöl asmasının altında oturmuş, içten gelen yoğun bilgilerin zaman ve yer sınırlarına meydan okuduğunu hisseder gibi olursunuz.
Reklam
Bölüm 1 Hz. Muhammed
Hz. Muhammet, fakirler, yetimler, köleler gibi, herkesin Allah’ın gözünde eşit olduğunu söylüyordu. Ona göre, insanın doğduğu kabile, o kabile içindeki klan ve aile hiç önemli değildi. Hiçbir grup diğerleri üzerinde hak iddia edemezdi. Müslüman olmak -Allah’ın emirlerini yerine getirmek- eski bölünmeleri unutmak demekti. Kabileler ya da zenginle fakir karşı karşıya gelmemeliydi. Onlar insandı, bir toplumdu, tanrılar değil, bir tek Allah’a inanarak birbirlerine bağlanmışlardı.
Bölüm 1 Hz. Muhammed
Şehir coğrafî konumu yüzünden merkez sayılmıyordu tabii -hatta oraya gitmek için hafifçe sapmak gerekiyordu- bunun nedeni Kâbe’nin orada bulunmasıydı. Bu küp şeklindeki kutsal yapı içinde çeşitli bölgesel tanrılar bulunuyor ve bunların, Allah olarak bilinen daha büyük, daha uzak bir tanrının çocukları olduğu söyleniyordu.
Bölüm 1 Hz. Muhammed
Hz. Muhammet, isteklerini -Allah’ın emirlerini- bütün Arabistan Yarımadasına yayan kişi oldu. Hz. Peygamber bunu, melek Cebrail’in kendisine görünmesinden sonra yirmi yıl içinde yaptı. Melek ona Ikra “naklet” dedi ve böylece Kuran’ın ayetleri ortaya çıktı. Daha sonra sürekli vahiy geldi ve bunlar kimsenin duymadığı kadar güzel, ancak kutsal bir kaynaktan gelebilecek şekilde, adeta bir şiir gibi indi, çünkü Hz. Muhammet eğitimsiz bir insandı ve kendiliğinden böyle ruhu harekete geçirecek tarzda ifadeler kullanamazdı. O tam anlamıyla Allah’ın Elçisi’ydi ve O’nun emirlerini naklediyordu.
Geri121
328 öğeden 316 ile 328 arasındakiler gösteriliyor.