…varoluşumuzun geçiciliği onu hiçbir şekilde anlamsız kılmaz ama sorumluluk getirir çünkü her şey bizim tamamen geçici olan olasılıkları fark etmemiz ve hayata geçirmemize bağlıdır.
Bir benzerlik kurmak gerekirse, insanın acısı gazın hareketine benziyordu. Belli miktarlarda gaz, boş bir kutuya pompalandığında kutu ne kadar büyük olursa olsun onu tamamen ve eşit dağılım göstererek doldurur. Aynı şekilde ıstırap da ister küçük ister büyük olsun insan ruhunu ve bilincini tamamen doldurur. Bu yüzden de insan ıstırabının "boyutu" tamamen görelidir.
Hatta o iyi ve saygın şeylerin değerini oluşturan şeyin, tam da o kötü, görünüşte zıt
şeylerle nahoş bir şekilde akraba, bağlantılı, ilintili olması, hatta belki de aynı öze sahip olması
mümkündü.
Dergi yazılarından tanıdığım Aylin Balboa’ nın trajikomik anlatımını hep çok samimi bulmuşumdur. Bu eserde de öyleydi. Hayata ve insan olmaya dair zorlukları, baş etmesi zor duyguları kendi doğallığı ve içtenliğiyle kaleme almasından hayli etkilendim. İç sesim olarak geçirdiğim, dışavurmaktan çekindiğim konuşmaları bir başkasının kaleminden döküldüğünü görmek garip bir sıcaklık hissettiriyor. Akıcı da bir anlatımı var. Kesinlikle kütüphanenizde yer almalı.