-Sanki mezara gömüyorsunuz beni,-dedi tuhaf bir sesle,-ya da sanki sonsuzcasına ayrılıyoruz...
Gülümsüyor gibiydi, ama pek de gülümseme gibi değildi bu.
-Kimbilir, belki de son kez görüşüyoruzdur!
"Bunu bilmeliydim... Kendimi tanımama, kendimi sezmeme rağmen, hangi cesaretle baltalara sarılıp da ellerimi kana buladım! Bunu önceden bilmek zorundaydım..."
Umutsuzluk içinde mırıldandı:
— Ben bunu önceden de biliyordum!..