Birkaç cümleyle anlatıma sığmam.herşeyden biraz hiçbirşeyden çok...hiçlik dünyasindan bir insan yokluk dünyasından varliğim...az çok can bir iki nefes...
Dünyanın tüm uygarlıkları, en son kurulan Amerikan uygarlığından tutun da ilk kurulduğu söylenen Sümer uygarlığına kadar bir hicrete bağlı olarak kurulmuşlardır.
Peygamberin yanında Mekke'den Medine'ye hicret edenlerle birlikte hem peygamberin hayatında, hem de hicret edenlerin hayatında İslam daha farklı bir yere varmıştır. Tabir yerindeyse, İslam "hicret" olgusuyla hayat bulmuştur.
Hz. Muhammed'in(s) mücadelesi ise, kendisine peygamberi misyon verildiği andan başlayarak, aristokratlar, Taifli kabile reisleri ve Kureyş'in tüccarlarına karşı idi.
Hz. İsa'nın mücadelesi ise, yahudi tefecilerin varlıklarına karşı çıkmaktı. Çünkü bu tefeciler fakir halkı borçlandırarak tüm insanları Roma'nın kölesi haline getiriyorlardı.
Hz. Musa, ilk hareket olarak çoban elbiseleri giyindi ve yanına yardımcılarını alarak firavunun mahkemesine çıktı. O'nun muhalefeti halkının birliği için, bu birliği yok etmeye çalışan firavuna karşı direnmekten geçiyordu.
Hz. İbrahim, peygamberliğinin daha başında teker teker tüm putları kırarak köktenci bir misyonun başlangıcında bulunmuştur. En büyük putu kırdıktan sonra baltasını diğer putun boynuna asarak çok tanrılı misyonu yok etmiştir.
Hep başkasının günahını görüyor, kendininkini kulak ardı ediyorsun. Ne diyordun? O daha kötüymüş! Kötülük eden bir tek o olsaydı, ortada kötülük kalmazdı.
Tanrı da bana şöyle dedi: “Git kadının ruhunu al, sonra da şu üç kelamımı öğren: İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? Bunları öğrenince yine göğe döneceksin.”