Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi...
Uzak diyarlardan menziline esen bir rüzgar misali tanıdık bir gidiş geliş... Bende çok sevdim, her okuduğumda aynı cümleyi, Boranlı Yedigey'in evine dönmüş gibi hissettim.. Öyle içinde hissettirdi..
Yer: Kolombiya 'da Küçük bir kasaba
Esas oğlan: Santiago Nassar
Konu: Namus Cinayeti
Failler: Pedro ve Pablo Vicario
Yardımcı oyuncular: Bütün kasaba.
Cürüm belli, kurban belli, failler belli ama kurban Santiago ve çevresi başına geleceklerden habersiz. Diğer bütün kasaba işlenecek cinayeti biliyor. O söyler, bu söyler, şu söyler diye kimse üzerine vazife etmeyince haliyle olanlar oluyor. Vurdum duymazlığın bir kitabı da denebilir. Burada değinilmek istenen namus kavramı mı insanların vurduymazlığı mı yoksa her ikisi birden mi? Sadece bir konuya odaklanmıyor kitap, toplumun olaylar veya olacak olanlar karşısındaki davranışını da ele alıyor.
Kitapta çok fazla karakter var. Lafı neredeyse birbirlerinin ağzından alarak anlatıyorlar. Bir nevi anlatıcıya kendilerini savunuyorlar haber vermedikleri için. Bu belki zorlayıcı olabilir başlarda ama bu akışa alışılıyor bir müddet sonra. Zira ben pek zorlanmadım. Merak edenlere tavsiye edilir.
Kitapla kalın efenim :)
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
-Saadet, biliyorsun ki karanfilim, kaybedilenler arasındadır.
-Neden söyledin bunu şimdi?
-Bilmem.
-Sen kötü şeyleri çok güzel söylüyorsun.
- O da bir şey mi? Senin varlığın, her şeyin tam manasıyla kötü olmasına mani oluyor.
Yoksa senden başka her şey kötü be karıcığım.
Kelebeğin Rüyası
İranlı kadın şair Füruğ ile tanışma kitabı... Keşke Farsça bilseydim ve o dile hakim olabilseydim de o dizelerini, şiirlerin güzelliğini tam olarak içime çekebilseydim diye çok düşündüm. Kadın olmanın çok zor olduğu bir coğrafya da inadına kadın gibi hissetmek, yaşamak, erkek egemen bir toplumda kendine bir nebze de olsa yer edinebilmek için
Çeviri konusunda Haşim Hüsrevşahi'ye güvenebilirsiniz.Furuğ'un dizelerini en iyi yansıtan çevirmenlerden biridir.Furuğ'un da arkadaşıdır.
Bir başka önerebileceğim çevirmen de Makbule Aras'tır.Furuğ'un Rüzgâr Bizi Götürecek adlı şiir kitabını çevirdi ve yılın çeviri ödülünü aldı.Ne yazıkki kitapları çok basılmayan bir yazar Furuğ.Son zamanlarda Ayrıntı yayınları ve Yapı Kredi Yayınları tarafından yeni yeni basılmaya başlandı.
Yer: Almanya
Mekan: Küçük bir kasaba ve manastır.
Esas oğlan: Hans
Roman 1906 yılında yayımlanmış, o zamandan bu zamana eğitim sisteminde ne değişmiş koca bir hiç. Çocuklar yine sınavdan sınava koşuyor... Çocukluklarını yaşayamadan gelecek kaygısıyla büyütülüyor, arkadaşlarıyla yarıştırılıyor. Eğitim sisteminin hala aynı olması, eğitmenlerin ve ebeveynlerin psikolojik çözümlemeden uzak, geleneksel ezberci yaklaşımla çocuklara eğitim(!) vermeye devam etmeleri, düşünüp sorgulama yapmalarına izin verilmemesi ve hatta sorgulayanlara kötü rol model olarak bakmaları ve arkadaş ortamında yalnızlaştırma çabaları...
Hans Almanya'nın küçük bir kasabasında babasıyla yaşayan zeki bir çocuktur. Manastır gidebilmek için çok çalışması ve sınavı geçmesi gerekmektedir. Bu yüzden babası tarafından en sevdiği iş olan balık tutmaya bile gidemez. Sonra sınava girer ve manastıra kabul edilir. Hans derslerinde çok başarılı olur. Ta ki... Peki ya sonra?
Güzel bir kitap tavsiye edilir.
Kitapla kalın efenim :)
Çarklar ArasındaHermann Hesse · Can Yayınları · 20201,701 okunma
Bu bakış açısı tabi, önemli olan ebeveynlerin ne istediğinden ziyade çocuğun neyi istediği ve severek yaptığı, bizim sorunumuz bu... Her insan bir yetenek üzerine doğar diye düşünüyorum ve önemli olan da bu yeteneğin ne olduğunu bulup kişinin zevkle, severek yapacağı işlere imza atması.