Danışanın yaşamında gerçekte ne olduğunu öğrenmek -hafızadaki boşluklar, dilin kısıtlılığı, algının öznelliği ve kültürel etkiler düşünüldüğünde- imkânsız değilse bile hayli zor olduğundan, belli bir miktar aldatılma, çarpıtma ve yarı hakikatle barışmak zorundayızdır. Hakikatin kendisini alamasak bile ona yakın bir şeye razı oluruz, hem danışanlarımız hem de kendimiz için.