Arthur Schopenhauer, 1851’de yayınladığı “Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler” adlı eserinin 396. bölümünün bir kısmında, kirpilerin soğukta kaldığı anlarda karşılaştıkları ikilemi anlatıyor: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar.
Sağlığa kaçış, danışanların sorunlarının üzerinde çalışmanın getirdiği kaygıya tahammül edemeyerek ama bunun farkında olmadan birdenbire tüm sorunlarını çözdükleri kanısına varmalarıdır.
Terapistler için yol haritası biçiminde yazılmış bir kitap diyebiliriz. Aynı zamanda bir terapistin kendi terapi süreci de var kitapta. Gene de bir roman olduğu unutmamak koşuluyla okunabilir, ben beğendim
Neden danışanlar şikayetlerinden kurtulmak amacıyla terapiye geldikleri ve pek çok çaba zaman harcamalarına rağmen kendilerine zarar vermeye devam etmekte, değişmeye direnç göstermektedirler?
En temel ifadeyle alışkanlık. 30 yaşındaki bir danışanın kendisine zarar veriyor olsa da 30 yıllık bir davranış kalıbı var. Bu alışkanlıkların birkaç seansla hemen bir köşeye atılıp yeni davranış kalıplarının benimsenmesi beklenemez. Terapi uzun bir yolculuk. Direnç dediğimiz şey belki zararlı da olsa alışıldık bilindik olanda ısrar etmektir.
Gestalt yaklaşımı direnci hem değişmek istememiz hem de değişimden korkmamız olarak açıklıyor. Terapi sırasında direnç olarak ortaya çıkan durumun, geçmişte yapılan ‘yaratıcı uyum’dan kaynaklandığına inanıyorlar. Bu nedenle terapide direnç ortadan kaldırılması gereken bir durum değil tam tersine anlaşılması, incelenmesi ve yaşanması gereken bir durum olarak görülüyor.