Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyza Çil

Beyza Çil
@Beyzacl
Antropolog Ralph Linton'un iddia ettiği gibi "insanlığın kültürel gelişiminin kökeninde, insanın toplumsal ya da doğal ihtiyaçları değil sıkılma kapasitesi vardır".
Reklam
Sanki yolda bir yerlerde bazı sözcükleri kaybetmişiz gibi geliyor. Ve sa­dece bu biricik heceyle kalmışız, muğlak, yanlış anlaşılmaya açık. Ve omuz silkiyoruz. Bilirsin işte ... aşk.
Kofi Annan'a göre, "Tüm zulüm ve gaddarlık, hatta soykırım, bir kişinin kendini aşağılanmış hissetmesiyle başlıyor."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
17. yüzyıl soylularından François de La Rochefoucauld en coşkulu dürtülerimizin bile geleneğe uyum sağlama ihtiyacından ortaya çıktığını kabul ediyordu: "Bazı insanlar," diyordu iğneleyici bir şekilde, "eğer aşk hakkında konuşulduğunu duymamış olsalardı asla aşık olamazlardı."
Hayatın ilk yıllarında yaşananlar kader değildir. Geçmişinizi anlayarak, nesilden nesile geçme tehlikesi arz eden, acı ve güvensiz bağlarla dolu bir mirastan kendinizi kurtarabilir ve çocuklarınız için sevgi ve şefkat dolu bir gelecek bağışlamış olursunuz.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
Bir çocuk üzgünken onun sağ beyninin ihtiyaçlarına cevap vermezsek, mantık da genellikle işe yaramayacaktır.
İki tip öğretmen var: yolumuzu aydınlatarak unutulmayanlar ve yollarımıza taş döşe­yerek unutulmayanlar. Diğer öğretmenlerin isimleri, kimse tarafından hatırlanmıyor.
Davranışlarımız ve çocuklarımızla kurduğumuz ilişki ortak dilimizi şekillendiriyor. Bu dili korku, ceza, ödül ile şekillendirmek de bizim elimizde; şefkat, açıklama ve netlik ile şekillendirmek de.
Özel gereksinimli bir çocuğu olan anne, okulun kapan­masına yakın yaşadıklarını aktarmıştı bana. Hiçbir doğum gününe çağrılmadıklarını belirtmişti. "Benim çocuğumun zeka geriliği var ama bulaşmaz Hocam" diyerek yaşadıklarının sadece küçük bir kısmını özetliyordu.
Reklam
"Eskiden bilgiyi okuldan, beceriyi evden alırdık" demişti Ali Koç. Şimdi bilgi her yerde, beceri ise kayıp !
Ne yazık ki geçmiş yaşantılarda boynumuza asılan utanç, bizi uzun süre bırakmıyor ve bir iz bularak yine kalbimizi acıtmaya devam ediyor.
Çok fazla akademik kursa giderek büyüyen çocukların geleceğin çok mühim işlerini yapacağı algısı çevremizi kuşatmış. Ben bunun tersine inanıyorum, çok oynayan çocuklar mühim işler yapmayacak belki ama biliyorum ki oyun oynayan çocuklar mutlu yetişkinler olacaklar.
Otorite ve baskı ortadan kalktığında alınan sorumluluk da kendiliğinden yok olur. Çocuklarımıza sorumluluk kazandırmaya çalışırken içsel motivas­yonu harekete geçirmek, işe yarayan bir yöntemdir....... .....Basit oyunlarla içsel motivasyonu başlatacağımız sorumluluk adımları, belli bir süre sonra kendiliğinden uygulanır olmaya başlayacaktır.
Çocukların kendilerini koşulsuz seven ve dinleyen yetişkinlere gereksinimi var, çözüm bulan yetişkinlere değil.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.