Ana karakterimiz Aratov Klara Miliç’in ondan hoşlanmasını, gözlerini ondan ayırmamasını, mektup yazmasını aslında bir küstahlık olarak görüyor ve kafasında kurduğu hikayeyle nefret doluyor( kızın ünü pek iyi olmayan bir prensesin yanında yaşaması, halasının bizim zamanımızda da erkeklere sırnaşan kadınlar vardı diyip onları bir kalıba sokması). Ancak sonrasında kızın intiharı ve gerçekleri öğrenmesi ile sanki kendini zoraki kıza aşık ediyor gibi hissettim. Kız intihar etmese aşık olmayıp devam edecekti ya da kızın ailesinden öğrendikleri kendi yaftalarıyla uyuşsaydı belki rahatlayacaktı. Yani o yüzden Aratov’un aşkı her ne kadar sonunda ölümü göze alsa bile bir çıkar ve hesaba dayalı geldi. Bu yüzden Aratov hakkında nasıl hissedeceğimi bilemedim sonunda ölüme gitmesi onu aklar mı bilemedim ?
Klara MiliçIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,549 okunma
Devlet kişilerden şevk, özveri ve koşulsuz sevgi talep eder. Nasıl ki dinler “Tanrı Korkusu”na gerek duyar veya bunun olduğunu farz ederlerse, Devlet de gerekli korku ortamını yaratmaya aynı ölçüde özen gösterir.
Öncelikle kitap bir çırpıda okunmuyor. Başlarda kitabın geçtiği kilise bölümlerinin detaylı betimlemesi beni zorlasada romanın geri kalanını daha rahat kurgulayabilmek için önemli. Kitap hırslı ve kibirli bir rahibin seçilmiş olduğuna inanarak başladığı amacının ardından azimle, inatla gitmesini anlatıyor. Burada beni en çok etkileyen şey rahip amacın kutsallığına inandıkça önüne çıkan rasyonel eleştirilere kulak tıkıyor, onları şeytanın işi olarak görüyor ve daha da hırslanıyor. Hırsımız ve kibirimizi kontrol altına almazsak etrafımızdaki her uyarıcının bizi daha da kamçılayacağının, felakete bir adım daha gideceğimizin göstergesi. Kitabın sonunda her ne kadar başlangıç amacı Tanrı’nın evinin görkemini arttırmak olsa da, akıl sağlığını kaybetmiş bir rahip ve uzun zamandır ibadet edilmeyen bir katedral ile bu amaçtan fersah fersah uzaklaşıldığını görüyoruz.
KuleWilliam Golding · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021763 okunma