Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

BngBzk

BngBzk
@BngBzk
Kitaplar benim renkli balonlarım, gökkuşağım
Lisans
342 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
71 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Eşi öldükten sonra hiçbir hedefi kalmadan yaşama devam eden bir kadın, yine hedefsiz bir şekilde yaşadığı bir gün; kumarda her şeyini kaybedip tek çareyi ölmekte bulacağını düşünen genç bir adamın hayatını kurtarmayı kendine görev edinir, bu sayede yaşam sevincinin birdenbire yeniden uyanması, varlığının işe yarar olduğuna dair hissettiği yeni bir duygu kadını tekrardan hayata bağlar. Bu bir gün boyunca o adamı intiharın eşiğinden kurtarır, hiç hesapta olmayan bir gece geçirir, aşık olur, adam sayesinde muhteşem duygular ve aynı zamanda da çok kötü duyguları bir arada yaşar. Ancak en sonunda, hayatını kurtarmak istediği o adam için boşuna çabaladığını anladığı an, kendisini tekrardan berbat, yitik, utanç içinde bir durumda bulur, hiç ardına bakmadan bulunduğu şehirden kaçar ve bu hem muhteşem hem utanç veren duygu seline uğradığı 24 saati aradan geçen 24 yıl boyunca unutamaz. Merakta bırakan, tekrara düşmeyen, akıp giden bir hikayeydi, okurken keyif aldım; merak ettim, şaşırdım, kızdım, üzüldüm ve daha bir sürü şey :) birçok duyguyu bir arada yaşatan kısa, akıcı okunmaya değer bir hikayeydi. #beğendim
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,4bin okunma
Reklam
48 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hikaye, 15. Louis döneminde Fransız sarayında etkili olmuş aristokrat bir kadın olan 'Madame de Prie' nin gerçek yaşamına dayanıyor. Madame de Prie, devleti zarara uğratması sebebiyle kral tarafından Normandiya'ya sürülür. İlgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra Madame Prie'yi ne kadar süreceği belli olmayan, yapayalnız olacağı bir sürgün dönemi beklemektedir. Yalnızlık psikolojisinin bambaşka insana dönüştürdüğü Madam Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar. Bu plan sonucunda kahramanlaşacağını ve unutulmaz olacağını düşünürken, içler acısı bir duruma düşer ve biraz şaşkınlık, birkaç fısıldaşma sonucunda hemen unutulur. Şöhrete, gösterişe, övülmeye, çok sevilmeye ve en gözde olmaya düşkün bir kadından bunların hepsini alın geri neyi kalır ki? Konunun çok fazla ayrıntısına, derinliğine girilmediği, ruh hali ve psikolojik tahlilin her zamanki gibi derinlemesine yapıldığı, ortalama bir Stefan Zweig eseri. Akıcı ve kısa ve okunmaya değer bir hikaye..
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,5bin okunma
184 syf.
5/10 puan verdi
·
68 günde okudu
Balmumundandı, diye düşündü Amelia. Ona olmasını istediğimiz her şekli verebilirdik. Vee Bitti.. Birbirine aşık 17 yaşındaki iki genç, ilk buluşma olarak göle gitmeyi planlar, gittikleri gölde gölün dibinde iki katlı, bahçeli, eşyalı bir ev keşfederler ve bir an önce göle inip o evin nasıl orada olabileceğinin cevabını bulmaya çalışırlar ve hikaye bu merakın çevresinde gelişir. Kitapta hep bir şeyler olacakmış gibi oluyo ama hiçbir şey olmuyo ve tüm kitap böyle geçip gidiyo.. kitabın tek sevdiğim yanı merak duygusunu hep diri tutmasıydı, ama meraklanmanın sonu hiçbir şeye varmayınca da insan sinir oluyo Kitap, iddia ettiği gibi korku-gerilim tarzında değildi, sadece içinde çok az fantastiklik barındıran bir gençlik hikayesiydi. Hikaye en sonunda okuyucuyu soru işaretiyle başbaşa bırakıyo; Gölün dibindeki ev gerçekten var mıydı yok muydu? Son olarak; kitabı çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim, sadece iyi vakit geçirmenizi sağlayan, kolay okunabilen bir gençlik hikayesi.
Gölün Dibindeki Ev
Gölün Dibindeki EvJosh Malerman · İthaki Yayınları · 20172,899 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
72 syf.
7/10 puan verdi
·
33 günde okudu
Süründüre süründüre 1 ayda okuduğum, ama sizlerin böyle yapmayıp 1 günde okuyacağınıza inandığım kitabımı dün gece bitirmiş bulunmaktayım :) Viyana'ya tıp okumak için giden Berger'in kendisinde olan eksik yanlarını, hayattaki arzularını, yalnızlığını, gençlik heyecanlarını, aşkı, hayattan ne istediğini ve ne istemediğinin keşfi; hayattan kopuşunun ve büyük bir istekle hayata yeniden bağlanışının ve sonunda her şeye geç kalışının hikayesi. Yaşadığı buhran sonucunda; kendini okulundan, çevresinden ve sonunda yaşamın tümünden soyutlayan Berger'in, bir gün ansızın silkelenip kendine gelmesini sağlayan bir olay olur; yakalandığı kızıl hastalığı sonucunda Berger'in bakımına muhtaç kalan ev sahibesinin 13 yaşındaki kız çocuğuna ilk başta duyduğu şefkat ve daha sonrasında bu şefkatin aşka dönüşmesi her şeyi, her şeye karşı tüm bakış açılarını değiştirir. Kitap genel konusu itibariyle güzeldi, sonu ise hiç beklemediğim şekilde şaşırtıcıydı, hiç öyle bir son olacağını düşünmemiştim. Okunsun
Kızıl
KızılStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202229,3bin okunma
104 syf.
7/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Neden Amerika?
Amerika'nın adı neden Amerika? Amerika'yı keşfeden Kristof Kolomb iken, neden Colomb ya da Colombiya değil de Amerika ismini almış? Stefan Zweig bu eserinde işte tam olarak da bundan bahsediyor. Olayla ilgili tarihi gerçekler, el yazması mektuplar, şahitler, tanıklar, yalanlar, gerçekler.. Stefan Zweıg tarafından yazılmış olduğuna şaşırdığım(tarz olarak diğer eserlerinden farklı olması nedeniyle) ders kitabı niteliğinde bir eser. Zweıg bu eserde; romantik ve dram konuları dışında tarihsel bir yanlışlığa değiniyor. Okurken bol bol bilgilendim, bilmediğim birçok tarihi ismi ve olayı öğrendim, coğrafi bilgilerime yeni bilgiler ekledim, Amerika kıtasının yanlış anlaşılmalar sonucunda "Amerika" ismini nasıl almış olduğunu öğrendim. Okumayanlara okumalarını tavsiye edebileceğim, Zweig'in şimdiye kadar okuduğum eserleri içinde en çok sevdiğim eseri oldu diyebilirim.
Amerigo
AmerigoStefan Zweig · Can Yayınları · 20141,611 okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Kitap okuma rutinime dönmeye hazır değilmişim, 80 sayfalık bu kitabı 8235373 gün sonra bitirebilince anladım, ya da bu kitap beni fazlasıyla sıktığı için böyle hissettim. Kitap, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız bir hayat sürdürürken, giderek kendisine ve çevresindeki her şeye karşı duyarsızlaşan, her istediğini elde etmesine rağmen yine de ruhsal çöküntü yaşayan bir adamın, ilk kez burjuva ahlakından çıkarak suç işlediği bir günün gecesinde yaşadığı yeniden doğuş ve aydınlanmaya uzanan hikayesini anlatıyor. Kitabı genel olarak beğenemedim; akmadı, sürüklemedi, heyecanlandırmadı.. O olağanüstü gecede ne olduğunu öğrenebilmek için son sayfaya kadar direndim de direndim, ama ortada o kadar da olağanüstülük göremedim.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,6bin okunma
68 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Okumaya Stefan Zweig'den devam ederek; yine kısacık bir kitap olan bu öyküyü seçtim. Kitapta; aşkını sessiz sedasız, kendi içinde ve aynı zamanda farkedilme çabası içinde yaşayan(bu aşka daha çok hastalıklı ruh hali veya takıntı da diyebiliriz) bir kadının, aşık olduğu adama(adamı da sadece ünlü roman yazarı R. olarak biliyoruz)isimsiz bir şekilde yazmış olduğu uzun mektubunu okuyoruz. Çocukluk masumluğuyla başlayan, genç kızlık heyecanıyla devam eden, en sonunda ise 31 yaşında tutkulu bir kadına dönüşen; toplamda 18 yıl boyunca devam eden; tek taraflı hislerle ve çok kez karşılaşılan ama hiç fark edilmeyen, tanınmayan bir aşk ya da daha çok bir takıntının öyküsü. Okurken zaman zaman sıkıldım, adamın 'bu kadar da olmaz dedirten' kadını bir türlü tanımayan balık hafızasına çok sinirlendim(bir insan nasıl olur da hatırlayamaz, fark edemez ya! çıldırıcam!) Kitapta çok fazla tekrarlanan kelimeler, cümleler vardı. Kadın, anlattığı duygu durumlarını dönüp dönüp her sayfada defalarca anlatması, okurken bana baygınlık hissi verdi. Genel anlamda pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,7bin okunma
50 syf.
·
Puan vermedi
Kitaplara sarılırsam, merhem olur mu kalbimdeki yaraya?..
İki aydır el sürmediğim kitaplarıma 'Mecburiyet' kitabıyla dönüş yaptım. Dün başladım ve hemen bir gecede okuyup bitirdim, zaten toplamda 50 sayfa. Kitap genelde roman olarak değerlendiriliyo ama bu kitap için daha çok hikaye denilebilir. Vatana olan bağlılığı ve sevgisiyle; karısına olan bağı ve sevgisi arasında sıkışıp kalan ressam Ferdinand ve eşinin; savaşa bakış açısını her yönüyle görüyor, Ferdinand'ın sık sık değişen duygu-düşünce ve davranış şekillerine şahit oluyor, Ferdinand'ın nasıl bir seçim yapacağını hikaye boyunca merak ediyoruz. Kısa ve öz bir şekilde anlatılmak istenen anlatılmış, verilmek istenen tüm mesajlar, vurucu cümlelerle verilmiş.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162,2bin okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Yıllaaar yıllar önce lisedeyken :) 'Gece Evi' serisiyle tanışmıştım; o zamanlar serinin ilk dört kitabını okumuş, hayran kalmıştım ve devamını okumak için yıllardır can attığım kitaptı kendisi :) (P.S: O zamanlar herkes 'Alacakaranlık' serisinin hayranıyken ben 'Gece Evi' serisine hayrandım<3) Veee yıllar sonra yeniden, serinin ilk kitabını ilk günkü heyecanla okudum ve dün gece itibariyle de bitirdim (: On altı yaşındaki Zoey, normal bir lise öğrencisiyken iz sürücü tarafından işaretlenir ve o günden sonra Zoey için hiçbir şey aynı kalmaz; eski hayatını, ailesini, arkadaşlarını ve tüm sevdiklerini ardında bırakarak; vampir olarak eğitilmek için 'Gece Evi' adı verilen vampir okuluna gider. Bir yandan yeni hayatına, okuluna, yeni arkadaşlarına alışmaya çalışırken; bir yandan kendine bahşedilen özellikleri, yetenekleri, işaretleri keşfeder, bunun yanında bir de başına gelebilecek her türlü kötülüğe karşı uyanık olmak zorunda ve iyiyle kötüyü ayırt edip kötülüklere karşı durmak zorundadır. Şimdi gelsin 2. kitap :) Aşşırı sürükleyici, ilgi çekici bir seri, vampir kitaplarına meraklı olanlara şiddet ve şefkatle öneririm (:
İşaret
İşaretP. C. Cast · Pegasus Yayınları · 20094,608 okunma
533 syf.
8/10 puan verdi
·
303 günde okudu
İşçi sınıfının yaşamak zorunda kaldığı zorlukların, açlığın, sefilliğin, özgürlükleri için susmayanların nasıl susmaya zorlandığının kanıt niteliğinde en güzel anlatımı. Okurken beni bi tık tüketmiş, süründürmüş olabilir okuması ağır, ama anlattıklarıyla da bir o kadar gerçek, yaşanmış ve hala yaşamaya devam eden bir eser. Evladı için çabalayan bir anne 'Ana' oğlu özgürlüğüne kavuşsun diye onun gittiği yollardan gitmeyi göze alan, gözü kara, korkusuz Nilovna..Kendi halinde bir annenin bir devrimciye dönüşmesini okumak hem çok ağır, hem çok gerçek hem çok harikaydı. Gorki'yi eleştirmek gibi olmasın ama kitabın sadece sonu beni pek tatmin etmedi, kafamda daha farklı bir son düşünmüştüm, bu son biraz havada kalmış sanki, biraz fazla hızlıya getirilmiş, geçiştirilmiş gibiydi. Böyle bir kitabı okuyup bitirdiğim için huzurluyum Sizler için söyleyebileceğim tek şey ise; okuyun
Ana
AnaMaksim Gorki · Bordo Siyah Yayınları · 201328,7bin okunma
Reklam
848 syf.
6/10 puan verdi
Kütüphanede denk geldiğimde; bir ressamın başından geçen olayların anlatıldığını görünce, okumaya tam da o an karar verdim (: Bu kitabı iki kelimeyle anlatmam gerekirse; 'metafor' ve 'idea' bunu karşılayan iki kelime olurdu. Öyle ölüp bitmedim, harika sürükleyici konusu da vardı diyemem; ama bu kitap, beni sihirli bir şekilde sabahın ilk ışıklarında uyandırıp kendini okuttu. Kitapta bol müzisyen, bol müzik, bol bol opera vardı, bu yanı hoşuma giden taraftı <3 Bazı karakterler kitapta neden vardı hiç bilmiyorum; kitaba renk katsın, karakter çokluğu olsun diyeydi sanırım, o karakterlerle ilgili çok önemli şeyler olacakmış gibi oluyor, ama pek bir şey de olmuyor :/ Gelelim konusuna; Karakterimiz, karısıyla boşanma kararı alıyor, hem evden uzaklaşmak, hem de bol bol resim çizebilmek, üretmek amacıyla kendine herkesten ve her şeyden uzak bir yerde, bir arkadaşının alzheimer olan babasının evini kiralıyor. İlerleyen zamanlarda o evin çatı katında, ev sahibinin alzheimer olmadan yıllar önce yapmış olduğu bir resmi buluyor, o resim karakterimizi çok etkiliyor, daha sonra bir gece o evin yakınındaki bir kuyudan bir çan sesi duyuyor, komşusuyla birlikte o kuyuyu açtırıyorlar ve ne oluyorsa o kuyunun açılmasından sonra oluyor, ancak olanlar fizikselden çok 'idea' ve 'metafora' dayalı olaylar.. Haruki Murakamiden okuduğum ilk kitaptı ve sanırım şu ana kadar okumuş olduğum en kalın kitaptı(850 syf) :/ Şu an için bir başka kitabını okur muyum? okumam, belki de okurum, söz veremem (: Resimlere, operaya, ruhani durumlara, idea, metafor tarzı konulara ilginiz varsa birazcık da olsa bu kitabı seversiniz <3
Kumandanı Öldürmek
Kumandanı ÖldürmekHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20181,810 okunma
152 syf.
6/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
"Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük, değerli olduğu ölçüde kırılgandır da.." Eric Arthur Blair, bilinen adıyla George Orwell'in 1945'te yayımlanan, Stalinizmin eleştirisi olan kara mizah, siyasi eleştiri türündeki romanı. Akıcı bir üsluba sahip kitap, merak uyandırıcı konusuyla bir solukta
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247,6bin okunma
74 syf.
7/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Benjamin Button'un tuhaf, fantastik, ütopik, dokunaklı hikayesi..Hayatını tersten yaşayan bir adamın hikayesi..İncecik bir kitap fakat dev gibi bir hikaye.. Benjamin'in hikayesini okurken çok duygulandım; insanların onu dışlamasına, küçümsemesine, "toplum" tarafından kabul görmek adına zorla; fiziksel, davranışsal ve psikolojik baskılara maruz bırakılmasına, toplumsal rollerini yerine getirirken kendinden beklenenle yapmak istedikleri arasında seçim yapmak zorunda bırakılmasına, en yakınları ve diğer insanlar tarafından sevgisizliğe mahkum edilmesine fazlasıyla üzüldüm, bu kadar kısacık bir kitapta bu kadar anlamlı, kocaman bir hayat hikayesi okumak harikaydı. F. Scott Fitzgerald Mark Twain'in şu sözünden esinlenerek yazmış kitabı; "hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık." Akıcı bir şekilde okunan ilgi çekici bir hikaye.. tavsiyemdir.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Zodyak Kitap · 201421,5bin okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Uzakta bir nokta benek oldu, benek damla oldu, damla şekil oldu ve şekil, çizgili pijamalı çocuk oldu..Tel örgülerin iki farklı tarafında iki farklı çocuk, ikisi de aynı gün doğmuş ama kaderleri ayrı, biri Alman biri Polonyalı, biri nefret edilen tarafta biri nefret eden(tabi büyüklerin dünyasında olması gereken bu, çocukların masum dünyasında din, dil, ırk ayrımı yok, nefret yok!)..Kader, bir şekilde Bruno ve Shmuel'i bir araya getiriyo ve birbirlerinin en iyi arkadaşı oluyolar, sonsuza dek!..İkisinin arasındaki masum arkadaşlığı okumak öyle tatlı öyle sıcacıktı ki.. Her şeyden habersiz, dünyayı çocuk kalbiyle gören, şahit olduğu kötü şeyleri anlayamayan Bruno, kendi masum dünyasında yaşarken zulme maruz kalan, dünyanın kötü yüzüyle karşılaşan ve bu nedenle gerçekleri anlamak zorunda bırakılan Shmuel.. Kitabı dün gece bitirdim ve son sayfalara yaklaşırken neler olacağını anladım ve tahmin ettiğim gibi de oldu, kitap bittiğinde boğazımda bir yumruyla gözlerim dolu dolu boşluğa bakakaldım bir süre..9 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatılan bu hikaye o kadar etkileyiciydi ki! Kitabı okumadan çok çok önce bu kitabı okusam kesin çok severim demiştim ve öyle de oldu çok sevdim, bu kitap kalbimde kocaman bir yara olarak kalacak :( "Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar; ya ölmeli cellatlar ya da hiç doğmamalı çocuklar."
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınevi · 201639,3bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Stefan Zweıg'dan okumuş olduğum ikinci kitaptı. 70 sayfalık kitabı 2 günde ancak bitirebildim, ben bitmişim:( Yaptığı bir hata sonucunda yakalanma korkusunun Irene' e yaptırdıkları, hayatı ve kendisi üzerinde nelere mâl olduğu çok gerçekçi bir şekilde anlatılmış. Yaşadığı korku Irene'e hayatındaki iyi şeyleri, tüm sahip olduklarını fark etmesini, daha önce kıymet vermediği, ona çekici gelmeyen şeylerin aslında kendisi için ne kadar önemli olduğunu anlamasını sağlıyor. Konusu, anlatım tarzı, heyecanı kitap boyunca taze tutması çok iyiydi, kitap kısacıktı ama anlattığıyla uzun ve anlamlıydı, sevdim. Korkuyu iliklerine kadar hisseden Irene'yle birlikte kitabı okurken o korku hissini çok net bir şekilde hissediyoruz, empati kuruyoruz.
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,4bin okunma
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.