Bayramlarda eski güzel anılara dalıp gittiğiniz,
Bir yanınızda eksik ve buruk geçirdiğiniz,
"Keşke şu an o da burada olsaydı " dediğiniz,
Hakkın rahmetine kavuşmuş tüm sevdiklerimizin mekanları cennet, kabirleri nur olsun.
Hayırlı bayramlar..
Bana hep böyle olur. Kelimelerin tadını unutacak kadar uzun süre susarım ve birden bent yıkılır, içimde ne varsa, tuttuğum ne varsa boşaltırım, bitmez tükenmez bir gevezelik başlar: daha çenemi kapamadan pişman olmuşumdur bile.
İnanın insanlara artık bı anlam veremiyorum. Bir gün iyi diğer gün değişik. Yani dünden bu yana ne değişti. Aramızda reform yaptık da benim mi haberim yok. Ama sorsan bişey yok, aynı. Hadi be ordan aynıymış🙄. Neyse kafama takmayacaktım. Ne haliniz varsa görün..
Aşk üzerine o kadar şiir yazan aşk adamı da çok sevdiği Piraye yi aldatmış. Aşk güzel sözcüklere sığmaz tek bir yüreğe sığar. Emek ister, sadakat ister, en önemlisi de yürek ister. Her baba yiğidin harcı değil. Dışarıya meyilliysen girmeyeceksin bu işlere. Bugün de kemikleri sızlasın Nazım 'ın..
Bir yanımız yaz bir yanımız kış
Dışarda öyle bir his
Tam da bunu hissettiriyor insanoğlu
Kıyamet alametlerinden sanırım
Ağıtlar yakılıyor
Düğün sesi de geliyor..
Bazı şeyleri unutamıyor işte insan.
Ne boğazında düğümlenen sözcükleri, ne vedalaşamadan ayrıldığın insanları, ne şimdiki aklım olsaydı dediğin geçmişini ve ne de düşündükçe ben bunu nasıl yapmışım dediğin içini kavuran pişmanlıklarını.
Hayat bazen doğru kararlar için anlık fırsatlar sunuyor, bazen de atamadığın her adım için sonu gelmez pişmanlıklar.
Ve şu zamanda ne kadar uzun sürerse bir iyilik hali, bende bir o kadar iyiyim işte.
Dallardaki meyveleri, yoldaki bir kaç papatyayı görmese gözüm, inan haberim bile olmaz yazdan ve bahardan.
Yalan değil, çoğu zaman keyif almıyorum bu hayattan.
Bir kaç defa, kaçıp gitmek de istemedim değil aslında.
Ama yeni başlangıçları ve o bilindik sonları kaldırmaz artık diye yüreğim, vazgeçtim.
Senin anlayacağın, bazı şeyler için fazlasıyla yorgun ve üşengecim. Ama gözlerim ne zaman huzur çekse ve bir bardak çayı içim, atıyorum kendimi yalnızlıklar diyarına.
Katlanılması zor boş muhabbetlerden, samimiyetini yitirmiş yüzlerden daha iyi geliyor bana, bu suskunluk, bu yalnızlık.
İçimde tarifsiz bir ağırlık var.
İster adına tükenmişlik de, ister karamsarlık.
İster yorgunluk de, ister huzursuzluk.
Bu aralar böyleyim işte..
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet