Zaman aktı. İnsanlar çoğalmaya devam etti.Kadın erkek eşitti yeryüzündeki yönetimde de gökyüzündeki yönetimde de. İmparatorların yanında imparatoriçeler kralların yanında kraliçeler,gökyüzünde de ilahlar da vardı ilaheler de vardı. Bollukta kıtlıkta eşittiler. Cinsleri yoktu. Sadece eşittiler. Sadece insandılar. Önce çocuk doğurduğu ve onu yaşattığı için kutsal kılınan gökyüzündeki tanrıçalara benzetilen kadın, bir anda kendini eve kapatılmış, toplumdan dışlanmış bir halde buldu. Bu yeni düzeni kuran erkek, kadına yeni rolünü de çoktan biçmişti. Kadın evde oturmalı, erkeğin arzu ve emirlerini yerine getirmeli ve asli olan görevi olan doğurmaya devam etmeliydi.Bazı kadınlar bunu yazgı olarak kabul etmeyip isyan ederken bazıları ise gerçek bir yazgıymış gibi kabul edip erkeğe adadı kendilerini. Ve işte o isyanla tarih başladı “var olma” savaşlarının tarihi...
