Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devrim

Devrim
@DEVRIMTIN
İzliyor, okuyor ve yazıyorum. Savrulmaktan kurtulamıyorum ama yaşamaya katlanmaya çabalıyorum. Ve buraya izlenimlerimi bırakıyorum.
Nuh Tepesi (2019)
İbrahim: Ben iyi bir baba olamadım. Ama kalsaydım da iyi bir baba olamayacaktım ki. Ben kötü bir adam değilim oğlum. Yetersizliğinin farkında olan bir adama kızamazsın ki. Merhamet edebilirsin ancak. (derin bir iç geçiriş) Sen o kadar geçmişe saplanmışsın ki anı yaşayamıyorsun, geleceği yaşayamıyorsun.
Reklam
Nuh Tepesi (2019)
İbrahim: Oğlum, sen annenin ölümünden beni mi sorumlu tutuyorsun? Ben giderek kötü bir şey yapmadım ki. Yani seni ,anneni benim gibi bir adama mahkûm etmeyerek belki de iyi bir şey yaptım. Anlatabiliyor muyum? Belki bir gün bana bunun için teşekkür bile edeceksin.
Nuh Tepesi (2019)
Ömer: Kimse kimseye konuşarak bir şey öğretemez. Konuştukların değil, yaptıkların önemli. Ne yapıyorsun yani... Seni yaptıkların belirliyor. Mesela senin hiç hayatında şey olmadı mı? ''Ulan ona öyle yaptık ama keşke orada öyle yapmasaydım.'' Kaç kişinin kalbini kırdın mesela? Yani, nasıl bencillikler yaptın mesela? Hani, pişmanlık demiyorum belki de hani başka türlü yapabilirdim dediğin şey olmadı mı yani? Yok mu yani senin hayatında böyle şeyler. İbrahim: Benim yok. Ömer: Ne güzel işte o zaman baba. Dünya sana güzel demek ki!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sabahattin Ali'nin Uyku öyküsüne dair
(2223) İlk defa sesli kitap dinledim ve yirmi dakika süren bu deneyim beklediğimden çok daha iyi geçti. Sesli kitap dinlemenin beni öykünün içine çekmeyeceğini düşünüyordum ama bu eksi ön yargımı bu geceki deneyimimle kırmış oldum, iyi ki. Dinlediğim öyküye gelecek olursam öykü, Sivas'a gitmek isteyen iki gencin otostop çekerek bindikleri aracın şoförünün üçüncü güne ulaşacak olan uykusuzluğunu Sabahattin Ali'nin hayattan olan diliyle öykülüyor. Dinlerken gece olduğu için de üstümde daha çok etkisi oldu, öyle ki şoförün uykusuzluğu ve uyumasına izin verilmeyişi uykumu bile kaçırdı ve buraya bu iletiyi yazmaya geldim. Sesli kitabı Youtube'dan dinledim, okuyanın sesi, diksiyonu da öyküyü çok güzel dillendirmiş, ilk deneyimimin bu kadar iyi olması okuyanın da sayesinde. Dinlemek isteyen olursa linki: youtu.be/ODX7GCb8-Yk
Kerr: Dünyanın Acımasız Sabitliği
"Terk edilmiş gibi duran ve bir hayalet kasabayı andıran bu hiçliğin ortasında, herhangi bir olayda ya da ilişkide mantık aramak beyhude. Kelimelerin ve cümlelerin anlamsızlığı, kahramanın isimsizliği ve çileden çıkartıcı bürokratik süreçleriyle her yönüyle Kafkaesk bir dünya var karşımızda. Her ne kadar film gitgide çıkışsız bir yere savrulsa da, Pirselimoğlu’nun kendine has absürt ve karanlık mizahı ara ara bu dünyayı yumuşatıyor. Erdem Şenocak’ın canlandırdığı isimsiz kahramanımız yavaş yavaş çığrından çıktıkça, kadrajın ve dünyanın acımasız sabitliği ve durağanlığı daha da batmaya başlıyor gözümüze ve soruyoruz: Acaba zamanın yok olması mıdır cehennem?"
Reklam
Okumak ve Unutmak Eylemi Üzerine
Collins, ‘’Yani, okuduklarımın hiçbiri israf olmadı. Zamanımı boşa harcamadım. Bunu mu diyorsun?’’ diye sorar. ‘’Hepsi hala orada,’’ der Wolf. ‘’Sen, bütün o okuduklarının özetisin."
‘’İnsan olmanın kaçınılmazlığıyla, okuduklarımızın çok azını hatırlarız. Okuduğumuz her kitabı ikinci kez okumak, bize yazarın anlattığı neredeyse her şeyi unuttuğumuzu hatırlatacaktır. Okumayı bitirip de bir öyküden ve öykücüsünden ayrıldığımızda, her geçen an biraz daha solan bir izlenim kalır sadece bizde. Ve sonra yazar, kitabını, ait olduğu yere, koltuğunun altına alarak, bizden tamamen uzaklaşır.’’
Sen Şarkılarını Söyle'ye dair inceleme alıntısı
''Çevresindeki diğer müzisyenlerin çalışmalarına, şarkılarına, performanslarına küçümsemeyle bakıyor Llewyn. Hatta kibriyle, ona her zaman kol kanat geren Gorfein’ları bile küstürebiliyor. Muhtemelen bu halinde Mike’ı kaybetmesinin de etkisi var fakat neticede Llewyn çevresindekilerle, kendisine değer verenlerle sağlıklı ilişki kuramayan bir insan. Filmin açılışında Llewyn gibi bizim de şaşkınlıkla karşıladığımız, folk barın arka kapısında, karanlık sokakta yüzü görünmeyen şapkalı adamla yaşanan tuhaf olay da, finalde yeniden izlediğimizde, bu bağlamda anlam kazanıyor. Llewyn’in başına gelenlerin bütünüyle bir ilahi komplonun ürünü olmadığını, en azından bir kısmının kendi davranışlarının sonuçları olduğunu göstermesi, filmi bu dünyaya fazla gelen bir dehanın değerinin bilinmemesinin değil, hataları ve zaafları olan bir şarkıcının, bir insanın öyküsü haline getiriyor.''
Dayım (1999)
Ona karşı zaman zaman ben de acımasız olurdum. Hayallerine ortak olduğumu saklayarak onun zavallı yüreğini sıkardım. - Bir gün uçacağıma inanıyor musun? - Hayır, inanmıyorum. - Mutlaka uçacağım, mutlaka. - Nasıl? - Kanatlarımla.
Dayım (1999)
Onun içinde fırtınalar kopartan, çalkantılı yüreğini titreten melodinin ve kolları arasındaki dayanılmaz ruhun ne olduğunu kimse tam olarak bilemedi. Annem sanıyordu ki bir kadın onun hüzünlü kalbinin ve çılgınlıklarının ilacı olur. Bu konuda ona yardımcı olmak için çırpınıp dururdu zavallı annem. Annemin tüm çabaları sonuçsuz kaldı. Şimdi iyice anlıyorum ki annem dayımın hayallerini hiç anlamadı, o melodiyi hiç duyamadı.
Reklam
Dayım (1999)
''Ve kırk iki yıl sonra bugün bir mektup aldım. Mektup şöyle diyor: Dayınız Afrika'da, Koutopalice'de soğuk bir günde gök yüzünden düşme suretiyle ölmüştür, bilgilerinize. Dayım her şeyin olabileceği gök yüzünde kaybolduktan kırk iki yıl sonra gökten düşme suretiyle ölmüş. Onu her şeyin olabileceği bir çölde bulmuşlar. Soğuk bir günde. Mektup böyle diyor. Oysa biliyorum ki o hala gök yüzünde ve hala uçmaya devam ediyor.''
Duvara Karşı (2004)
Şeref: N'apıcan şimdi? Cahit: İstanbul'a. Şeref: Sibel'e? Cahit: Evet. Şeref: Oğlum, sen akıllanmadın mı? Sibel yüzünden başına gelenlere bak, yetmedi mi? Cahit: Abi. Olmaz öyle. Ben bunu yapamazdım. Yapamazdım. Şeref: Neyi yapamazdın? Cahit: Hayatta kalmayı.
In The Mood For Love'a dair inceleme alıntısı (SPOI)
''Filmin sonunda izleyicinin karşısına , benim de çok etkilendiğim, şu dizeler çıkıyor: ''O kaybolan yılları hatırladı. Sanki tozlu bir pencereden bakar gibi, geçmiş görebildiği, ama dokunamadığı bir şeydi. Ve gördüğü her şey bulanık ve belirsizdi.'' İşte bu cümlenin, hatırlamanın tanımı olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişi geçmişini hatırlasa bile bu hatırlama objektif değildir. Her hatırlama aslında bir unutmadır. Daha açık konuşmam gerekirse, insan geçmişte yaşadığı anları hatırladığında, o an’ın eski formu aslında kırılır, yeniden işlenir ve dönüştürülür. Çünkü geçmişi şimdiki zamanda olduğumuz kişiye göre yorumlar ve algılarız. Bu nedenle her hatırlama geçmişin farklı bir an’ını ya da o geçmişin bizde uyandırdığı başka bir duygu ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Böylece her hatırlama geçmişin yeniden inşasıdır. Bay Chow ve Bayan Chan gibi bize geçmişi hatırlatacak yerlere gidip, eşyaları görsek bile o geçmişe bir daha sahip olamayız. Şiirde de söylendiği gibi, geçmişi görsek bile ona dokunamayız. Tüm bu nedenlerden dolayı nostaljiyi hatırlama eyleminin en romantik şekli olarak görüyorum. Ve kim bilir, belki de biz de Bayan Chan ve Bay Chow gibi yaşamak istediğimiz zamanları ve olayları tekrar hatırlayarak mutlu olmaya çalışıyoruz çünkü geçmişte yaşadığımız mutluluğa geri dönmek, gelecekte bilmediğimiz mutlulukları aramaktan daha güvende hissettiriyor.''
In The Mood For Love'a dair inceleme alıntısı (SPOI)
'' ''O dönem geçti. Artık o döneme ait hiçbir şey kalmadı…'' Yaşadıkları binadaki odalarından taşınarak, farklı yollara giderler. Yaşadıkları her şey artık geçmişte, sadece anılarda kalmıştır. Fakat yaşananlar geçmişte, bir daha canlanmamak üzere gömülse de o gömülü anların özlemi karakterlerimizin peşini bırakmamıştır. Bunu en iyi şekilde karakterin yıllar sonra ev sahiplerini görmek bahanesiyle yaşadıkları o eksi daireye gelmelerinden ve odalarına bakıp, o zamanları hatırlamalarından anlayabiliriz. Nostaljiyi en iyi besleyen şeylerden biri o an’larla ilgili eşyalar ve mekanlardır. Bunun en önemli nedenlerinden biri anıların zaman zaman gerçekleştiği yerle birlikte kaydedilmesidir ve bu nedenle anının yaşandığı yere gitmek insan zihninde o an’ı hatırlamasını ve hissetmesini güçlendirmektedir. Fakat karakterlerimiz her ne kadar nostalji arayışında olup, o zamanların izini de sürse yolları tekrardan kesişmez. Pişmanlıkla sarmalanış arzuları ve özlem duydukları an’ları ile bambaşka yollara giderler.''
54 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.