"Sana da şey gibi geliyor mu?"
"Ne gibi cancağızım?"
"Hayatımızın en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirmişiz gibi."
"Neydi ki o?"
"Bilmem, belki de şu andır."
- Üzülüyorum, çok üzülüyorum, sonra utanıyorum kendimden.
- Neden?
-Çünkü şımarıklıkmış gibi geliyor bana üzülmek, kaçmak gibi geliyor. Üzülmek neyi değiştirecek söylesene, adalet mi getirecek memlekete? Mezarından mı kaldıracak ölüleri?
Sana inanan tek bir kişi varsa kurtulursun, ben bunu bilir bunu söylerim. Bir kişi bile yeter insanın kara kara kuyulardan çıkmasına; gerçekten varsa yeter. Hatta sana bir sır vereyim mi, o kişi kendin bile olabilirsin.
Aşk meşk mevzularının bu denli karmaşık olmasından acayip sıkıldım. Kültürüyle, sanatıyla, edebiyatıyla kolay olmayacağına öyle inandırılmışız ki, nerede bir sorun yumağıyla karşılaşsak onu aşk sanıyoruz.
İçimde öyle büyük bir boşluk oluştu ki ; göğsümdeki koca, kara , katran kazanın içine ne atsam, karadelikte kaybolur gibi oluyor. Adeta meteliğe kurşun atıyor içim. Ne yaparsam yapayım dolduramıyorum, doldurmaya yaklaşamıyorum bile..