Bir yerde okumuştum; " İnsanın dostu yoktur, saadetin dostu vardır. " diyordu.Herşey yolunda iken herkes herkesle beraber olur, mühim olan zor gününde yanında olabilecek dostu, sevgiliyi bulabilmek.İnsanın rengi karanlıkta belli olur.
İnsan ne ile yaşar? Sorusuna herkesin bildiği ama görmezden geldiği sevgiyle cevap veriyor. Hikayelerin ana teması insalık üzerine ve içindeki yaratılış sebebine dayandırılarak aktarılmıştır. Aslında bu eser için Tolstoy'un inanç felsefesinin yansıma ürünü diyebiliriz. Bilinen gerçekten çok uzaklarda oluşumuza büyük bir ustanın üslubuyla yeniden yakınlaşmak hissi yaşıyor okur. Özgün ve durduğu yeri belirlemesi açısında eseri Tolstoyu bambaşka bir noktaya taşımıştır.
Sözün özü ve değeri her canlının bağlanma ihtiyacının temelinde sevgiyle bağlanmak yatıyor. Bu hakikatlerden kaç yüz mil uzaklaşırsak uzaklaşalım arkamızdan gelen bir teslimiyet olduğunu hatırlatan güzel ve derinlikli bir eser olmuş.
Stefan Zweig'in bir solukta okunacak Mecburiyet kitabı, enfes bir çıkmazın öyküsü. Kahramanımız ressam Ferdinand'ın II. Dünya savaşı nedeniyle askere çağrılmasını ve Eşi Paula'nın karşı çıkışını konu alıyor. Ferdinand'ın hem yaş hem de sağlık sorunları vardır. Ancak bu basit kurgunun içinde öyle muazzam başlıklara değiniyor ki yazar sizleri okurken büyüsü altına alıyor. Özgürlük, insanları suçsuz yere vatan sevgisi adı altında öldürme durumu, evlilik sorumluluğu mu? Vatan sevgisi mi? Gerçekten başkalarının ideolojileri uğruna insan öldürmeye değer mi?Gibi sorular hem kitap içinde kahramanların birbiriyle hem de bir nevi okurla tartışıyor, okuru düşünmeye sevk ediyor. Kitapta zıtlıkları yaşarken insanın iç dengesini ve düşünceler arasındaki sorguları veriliyor. Güç karşısında paçalarını kurtarmak uğruna susulan ve itaat edilen insanların çıkmazını yansıtan harika bir eser.
MecburiyetStefan Zweig · Olympia Yayınları · 201861,6bin okunma
Hayattan memnun olmamak kimi zaman hepimizin içine girdiği bir durumdur zannediyorum. Kimi zaman yaşadıklarımız kimi zaman yaşayamadıklarımız bizi bir buhrana sürüklüyor, oradan çıksak her şey yoluna girecekmiş gibi geliyor. Oysa çözüm bildiklerimiz , çözümmüş gibi gördüklerimiz kimi zaman - bence çoğu zaman - tek yol gibi görünse de öyle olmuyor.
Edebiyatımızda birçok roman ve hikayede işlenmiştir.Batı kültürüne duyulan ilgi ancak pek Batı kültürüne geçiş değil de genelde yanlış batılılaşmadır , kitaplarımızın konusu. Bunu Felatun Bey ve Rakım Efendi, Araba Sevdası, Kiralık Konak ve daha nicelerinde görüyoruz.
Bu kitapta ise batılılaşmanın ne olduğunun bilinmemesi, şekilden ibaret kalması, kendi kültüründen uzaklaşma isteği gibi konular üzerinde duruluyor.
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,5bin okunma