Tanrı'nın bile masumiyetini kaybetmeden bakamayacağı kalpler vardır. Hüzün yaratılış öncesinde başlamıştır: Yaradan, dünyaya daha fazla nüfuz etmiş olsa, dengesini bozardı. Bir de ölmek var diye düşünen kişi, bazı yalnızlıkları yaşamamıştır; bazı uçurumlar da idrak edilen ölümsüzlüğün kaçınılmazlığını da...Cehenneme kendi içinde yer bulmak, biz modernlere nasip ol- muştur: Onun eski çehresini muhafaza etmiş olsak, iki bin yıllık tehditlerle desteklenen korku bizi taşa çevirirdi.Esrarın kimyasına kapılmış olan bizler, gözyaşlarımıza kadar her şeyi izah ederiz. Oysa şu izah edilmez: Eğer ruh o kadar az bir şeyse, yalnızlık duygumuz nereden gelmektedir? Hangi mekânı işgal etmektedir? Ve nasıl bir hamlede, yitip giden muazzam gerçekliğin yerini almaktadır?