Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülay Demirdal Okay

Gülay Demirdal Okay
@Demirdal70
Nedim'e
Geçtiğimiz kırk gün cok sarıldılar bana. Hiç boş bırakmadılar, ağzıma su böreği tıktılar, zorla yemek yedirdi ağlarken yemek yemenin ne kadar zor olduğunu bilmeyenler. Sarıldılar, sarıldılar ve "Herşeyin ilacı zaman, tek ihtiyacın zaman "dediler. Durup durup kolumdaki saate baktım,senin aldığın saate. Yolculukta ana babasını bunsltan çocuklar gibi, "Daha gelmedik mi ? " diye . Yüzüme boş boş baktılar.
Reklam
....Ha bugün gelirler istemeye, ha yarın diyerek ve hergün aynı heyecanla Aykut'u bekleyerek.Aykut'un bir başkası ile nişanlandığını bilmeyerek hani. Hani Müjgan, pencereden bakıyordu bir sabah, kasımpatlarını suluyordu öyle itinayla. Duydun mu demişti komşusu usulca "Aykut nişanlanmış dün akşam, iyiydiniz be Müjgan, hiç demedin ayrıldığınızı ...." Hani kalbi yerinden çıkıp nefesi kesildiğinde o an, hani gözyaşlarıyla sulamaya başladığında bundan sonra kasımpatıları....oradaydı hep pencerenin pervazı. Ona soralım, diyelim "Müjgan neden böyle çatlak? "
Sayfa 157Kitabı okudu
...Hepsi duruyor. Bütün hareketlerini, adımlarını, oturuşunu,dokunuşunu, parmak izlerini, varlığının havada bıraktığı rüzgarı toplar;onları seyreltirdim. Düşünsene beher kapta hayaletin kaynıyor... Varsın, oradasın, ama yoksun...Fakat fen hiç ilerlememiş Muazzez , seni geri getirmenin formülünü bulamadık ya, bırak Nobel ellerin olsun.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tuvalet maşrapası gibi bir şey babam bu hayatta. İçi tertemiz ama dışı pislikten kurtulamıyor.
Anneler evlatlarının masumiyetini bir nişan gibi gözlerinin içinde taşıyorlar. Her zaman , bunu kaybederlerse eğer başka hiçbir şey göremeyecek kadar karanlık bir suçluluk duygusuna gömülüp kalacaklarını sanıyorlar.
Reklam
İnsafsızın çekicidir ikna ; o vurur ve inancın küçük bir çivi gibi yamula yamula gömülür duvarın içine. Herkes sana suçlu olduğunu söylediğinde, sen kendi masumiyetine çok fazla direnemezsin. Günün birinde o çiviyi oradan çıkarsanda duvarda suçlanmış olmanın deliği kalır.
Birgün Allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir demiş. Herbiri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: "Arz'ı mev'uda gitmektir ; isa : bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır .Buda ; Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra Hz. Muhammed'e gelince "Saadet hayatı olduğu gibi kabul etmektir." demiş . Şehbenderzade Ahmet Hilmi'nin eseri Amak-ı hayal ( hayalin dibi) kitabı
Sayfa 151Kitabı okudu
"Şakir'in kendisine benzeyenlerden ibaret bir partisi vardı . Ne candarma, ne hükümet bunlara karışmazdı. Çünkü parayı bolca oynatıyorlardı . "
Zaten bir felakete sükûn ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından daha korkunç ve ezicidir.
Ömrünün bu en güzel gecesini, ömrünün bu en korkunç gününün takip etmesi mi mukadderdi? Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran husler ve üzüntüler?...Yusuf bunlara alışık değildi. Vaziyeti onu o kadar sıkıyordu ki bir arşın eninde ve boyunda bir kafesin içine kapatılmış gibi çırpınmak arzusu duyuyordu.
Reklam
Insanlar korku ve bilgisizlik yüzünden nefret eder. Nefret ettikleri insanları tanımaya başlarlar ve ortak çıkarlarına odaklanırlarsa bu nefreti yenerler.
Hayatımızı, hayatın içinde aldığımız kararları işte en çok çocukluk acılarımız şekillendirir. Bilinçdışı bir yandan o acılara çare ararken , bir yandan da o acıları bize tekrar tekrar yaşamanın yollarını arar. Acıların tiryakisi olur çıkarız.
Sayfa 276Kitabı okudu
Vicdan denen şey herkeste aynı değildir. Kimi insanda doğuştan çok katıdır vicdan. Yanlış yapmasına, başkasının hakkını yemesine izin vermez vicdanı. Sanki hiç uyumayan , sürekli nöbet tutan polisler vardır bu insanların içinde.
Sayfa 131Kitabı okudu
Tıpta hastalıkları iki gruba ayırır doktorlar; akut ve kronik diye. Akut hastalıklar anı başlar ve riski yüksektir. Kronik hastalıklar yavaş başlar, sonra da uzar gider. Aşk akut bir hastalıktır. Anı başlar ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır , nefes alış verişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir,vücut ısınır. Böyle akut bir duruma insanoğlu bir ömür nasıl dayansın?
Tıpta hastalıkları iki gruba ayırır doktorlar; akut ve kronik diye. Akut hastalıklar anı başlar ve riski yüksektir. Kronik hastalıklar yavaş başlar, sonra da uzar gider. Aşk akut bir hastalıktır. Anı başlar ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır , nefes alış verişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir,vücut ısınır. Böyle akut bir duruma insanoğlu bir ömür nasıl dayansın?
Reklam
Aslında aşkların çoğu kaynağını işte bundan alır. Sevilmeyi sever insanlar. Böylece kendi seçtiklerine değil, onları sevme cesareti gösterene âşık olurlar.
"Şehre bakıyorduk denizden;Nevzat,Demir Bir de ben. Sisler içindeydi İstanbul ... Sisler içinde deniz,sisler içinde teknemiz."
Sayfa 203Kitabı okudu