Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz Mavisi

Deniz Mavisi
@Deniz_Mavisi_20
Öğretmen
Denizli
Denizli, 14 Ocak 1984
41 okur puanı
Aralık 2016 tarihinde katıldı
Ve daha nice sorunlarla...
Sütün pahalılığından yakınan kentli küçük tüccar akşam evine gelen konuklarıyla, çocuklarının gittiği okuldan konuşuyordu. Onlara göre, ne ilkokulda, ne lisede saygınlığı olan öğretmen kalmamıştı. Nerde onların öğrencilik zamanlarındaki o eski öğretmenler! Şimdiki öğretmenlere öğretmen demek için bin tanık göstermek gerekirdi. Çünkü bunlar,
Sayfa 195 - Nesin Yayınevi
Reklam
Gece gece güldürmece :D
Dünyanın ve tarihin en mütekâmil ve en mükemmel Kanun-ı Esasi’si olan anayasımıza ve gerek çıkmış ve gerek istikbalde çıkacak ve çıkması muhtemel bilcümle kanunlarımıza ve diğer ve sair kanunlarımıza ve kanun kuvvetindeki kararnamelerimize, talimatname ve nizamnamelerimize, salnamelerimize ve daha bilumum namelerimize ve anlardaki emir ve
Sayfa 78 - Nesin Yayınevi
Alıştık... Batıyoruz!!!
Yan masadaki yaşlı adam, güldüğü belli olmasın diye iki yaprağını da açtığı elindeki gazetenin üzerine eğildi. Masadakilere sokulan uzun boylu biri, -Gazetedeki rezaleti okudunuz mu? dedi. -N’olmuş? diye sordular. -Yahu, yetiştirme yurdunun çalışanları, ordaki anababasız çocukların ırzına geçmişler. Hem de biriki kez değil... Kızları zaten de... Sekiz on yaşındaki oğlan çocuklarının da... Tuuu, tuuu... Batar bu memleket be... Başka biri de, aylığı, ev kirasından daha az olan mahallelerinde oturan bir memurun bir de araba satın aldığını ve o mahallede çocuklarının terbiyesi bozuluyor diye daha lüks bir semte taşındığını söyleyip, -Evet... Batar bu memleket... dedi. Sözde gazete okurmuş gibi yapan yaşlı adam elinden gazeteyi bıraktı. Kendisini tutamayıp sesli sesli güldü. Başlar kendisine çevrildi. Yaşlı adam gülerek, -Batmaz beyler, bu memleket batmaz... dedi. İçlerinde ençok sinirlenmiş olan, -Nasıl batmaz, dedi, hem de öyle bir batar ki... Yaşlı adam, -Hiç merak etmeyin, batmaz... dedi. Nasıl olur da batmazmış peki? diye sordu biri. Yaşlı adam yanıtladı: -Baksanıza, bu kötülüklere, alçaklıklara, ahlaksızlıklara hâlâ sizin gibi kızıp bağıran çağıran, üzülen, dertlenen insanlar da var çok şükür. Ne zaman ki alışırız, artık bunlardan konuşmayız hiç, bunlar bize de olağan gelmeye başlar, işte o zaman batarız.
Sayfa 36 - Nesin Yayınevi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1980'lerden bu zamana değişmeyen Arap sevici zihniyet...
Hani hükümetimiz darda kalıp dünya cenneti Boğaziçi'nin en güzel tepelerini, korularını, yerlerini petrol zengini Araplara satıyordu ya... İşte o sıra bir Arap zengini çıktı ortaya, Şeyh mi, prens mi, yoksa hepsi birden mi, öyle bişey... Adı da Ebul-Fatık El-Mışkî. Boğaziçi’nin seyrine doyum olmaz tepelerinden birini satın almış. Oraya artık köşk mü, konak mı, saray mı, işte öyle bişey yaptıracak. Derken bu Ebul-Fatık, bir Türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş. Hangi Türk kızı olduğu belli değil, yeter ki Türk kızı olsun... Elbet Arap ölçülerinde güzel de olacak.
Sayfa 17 - Nesin Yayınevi
Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olur mu:))
Boğaziçi’nin Karadeniz’e yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve benzeri konular üstüne oluyor. O sabah da yine herzamanki gibi önce ev dertlerinden başlayıp ülkenin sorunlarından konuşmaya geçtiler. Hükümet enflasyonu yüzde otuzda tutacağına söz vermişti, oysa yüzde sekseni buldu. Yüzde seksen ha? Peki, ne olacak? Almanya’ya, Fransa’ya, İsveç’e işçi gönderdik, yine yetmedi. Şimdi de Sovyetler Birliği’ne işçi gönderilecekmiş. Gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki, sıra kapmak için birbirlerini ezmişler. Allah Allah!.. Yahu, komünist Rusya’ya bile işçi gönderecekler ha? Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olur mu arkadaş, para paradır, gelsin de nerden gelirse gelsin. Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan, Kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki. Üstelik sevabı bile var. Peki, bunun sonu nereye varacak birader? Allah sonumuzu hayreylesin!
Sayfa 16 - Nesin Yayınevi