Sanırım şuana kadar okuduğum en çarpıcı kitaplardan biriydi ..
430 sayfadan oluşan Irvin D. YALOM'un kaleme aldığı bu müthiş kitap bir psikolojik bir çöküntü kitabı da diyebilirim. Benim de sık sık iliklerime kadar işleyen bazı korkularıma yardımcı oldu. Dr. Breuer ve Nietzsche'nin ölüm korkusu, yalnızlık korkusu kitabın bı sayfasında " nasıl olsa herkes yalnız ölür" ,diyerek aynı zamanda korktuğu yazgısını sevmeye çalıştığını da göstermiş..
Gel gelelim konuya;
Profesör Nietzsche'nin yaşadığı karmaşık aşk üçgeninde içinden çıkılmaz bir kuyuda çırpınıp durmasina sebep olan Lou Salome'nin, Avrupa'nın teşhis dehası olan doktor Breuer'in yanına gelir ve ondan Nietzsche'nin asla haberi olmadan onu iyileştirmesini ister. Fakat bunu henüz yapmış hiç bı doktor yoktur. Ama neden Breuer yapmasın ki?..
Doktor Breuer ise daha önce bı hastasına aşık olup araya sızan iğrenç iftiralar yüzünden hastasıni nakletmiştir. Ama ne olursa olsun bu aşktan vazgeçemiyor, sürekli zihnini karıştırıyor. Breuer ya karısı ve çocuklarıyla yazgısını sevecek ya da yazgisina karşılık özgürlüğü seçecekti.
Bu romanda iki adamın asla kavuşamayacaği ve zihinlerinden ise silmek için cabaladiklari aşk hastalıgiyla sisli ve çamurlu bir yolda birlikte yürüyoruz.
Bakalım Dr. Breuer ve Profesör Nietzsche birbirlerini iyilestirirken bizleri de iyileştirebilir mi?