Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilan kavak

‘’Kamran Bey oğlum, … Gönlümün rızasıyla sana, Feride gibi nadide bir kız değil, evimin kedisini bile teslim etmezdim. Fakat, gel gör ki, bu deli kızlara söz anlatmak kabil değil. Sizin gibi toy, kalpsiz adamların nesini severler, bilmem ki?..." Merhum Hayrullah
Sayfa 525Kitabı okudu
Reklam
Sevda, çocuk gözlerinden uyku gibi akar.
Sayfa 434Kitabı okudu
Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş. Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de "mutlaka" isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.
Sayfa 375Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Sana çok acırım Feride, bir genç kız için sevdiği bir nişanlının ölümünü görmekten büyük felaket olamaz!" … Sevdiği bir nişanlının ölümünü gören genç kızlar zannettiğin kadar acınacak insanlar değillerdir. Bir büyük tesellileri vardır onların, aradan aylar, yıllar geçtikten sonra, bir gece yabancı bir memleketin karanlık ve soğuk bir odasında yalnız kaldıkları vakit, o nişanlının çehresini göz önüne getirmek imkânına maliktirler. "Bu zavallı gözlerin son bakışı benimdi!" demek hakkına maliktirler. Bu hayalin yüzünü kalplerinin dudağıyla... Halbuki, ben bu haktan mahrumum Kristiyan!..."
Sayfa 307Kitabı okudu
Çalıkuşu, haydi yat artık. Gecenin içinde gizli gizli söyleşen bu seslerden korkma. Onlar ne kadar zalim olsa, "Sarı Çiçekleri’ne yetim teyze kızlarını çekiştiren dudaklar kadar sana fenalık edemez.
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
“Zeyni Babacığım, dedim. … İşittim ki, sen yedi sene güneş görmeden, burada çile doldurmuşsun. Sakın sen de, insanlığın zalimliğinden, vefasızlığından kaçmış olmayasın? Babacığım, senden büyük bir şey isteyeceğim. Bu yedi sene içinde elbette güneşlerin, rüzgârların hasretini çektiğin zamanlar olmuştur. Seni o dakikaların acısına katlandıran o melek sabrından bana da ver. İnlemeden, ağlamadan çilemi doldurayım!.."
Sayfa 222Kitabı okudu
Romanlara, şiirlere, çoğu klasiklere bakıyorum da bu mutluluğumu tamamıyla tarif etmeye bunların hiçbirini yeterli bulamıyorum. Aşkı bir kadeh içine sığdırmaya kalkışmak gibi "aşk kadehi" tabiri ve "bir içim şerbet" gibi nitelemelerle ne kadar küçültmeye kalkışıyorlar. Oh, ben bunu böyle görmüyorum! Bizim aşkımız böyle değildir. Pek büyüktür, pek geniştir. Öyle kadehler içine sığacak, bir yudumla bitecek şey değildir. Nasıl anlatayım! Bu bir derya gibidir. İşte sanki ben de onun içine düşmüşüm de boğuluyormuşum gibi bir halde bulunduğumdan bu halimi de anlatmaya gücüm yokmuş. Ancak boğulduğum halde ben ölmüyorum, bu beni öldürmüyor. Bilakis yudum yudum hayat veriyor. Demek ki ben abıhayatta boğulmuşum.
Eşe duyulan sevgi, eşe duyulan aşk! Oh! Bunun sınırı ve sonu olur mu ki söz ve yazının bunun tamamını nitelemeye gücü yetsin.
"Ne kadar değerli olduğunu, sana nasıl davranıldığıyla ölçme," dedi at.
"Yaptığın en iyi keşif neydi?" diye sordu köstebek. "Bu halimle yeterli olduğum," dedi çocuk.
Reklam
‘’Büyük şeyleri kontrol edemediğini hissettiğinde... burnunun dibindeki sevdiğin şeylere odaklan."
"En büyük yanılgı, " dedi köstebek, ‘’Hayatın mükemmel olması grektiğidir." (Dill’in patisi ile bu cümle onaylanmıştır.)
"Hepiniz ne kadar sıradan olduğumu anlayacaksınız diye endişeleniyorum bazen," dedi çocuk. "Sevilmek için olağanüstü olman gerekmez," dedi köstebek.
‘’Söylediğin en cesurca şey neydi?" diye sordu çocuk. ‘’Yardım et,’’ dedi at.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.