"Kış geldiğinde okuldaki kiraz ağacı çok üzgün oluyor.
Yaprakları kelebeklerle birlikte tatile çıkıyor ve içindeki yaşayan dev, renkli bir battaniye yapmak için ağacın dallarındaki bütün çiçekleri kesiyor."
Kitap alışverişlerimi defterimdeki listeme göre yaparım fakat incelemesini yaptığım bu kitap listemde yoktu. Annemin listesi sayesinde bu kitabı okudum ve kitabı rafa kaldırdığımda bir bağ kurduğumu anladım. Bu kitap cinsiyetçiliği, toplumsal sınıf farkını, geleneklerin karanlık tarafını ve daha fazlasını hatırlatıyor. Kitapta bizleri umudunu
“Dokunulmazları binlerce yıldır süren bu boyunduruktan kurtarmak için kaç gölü kendi kanlarıyla doldurmak gerektiğini sormadan edemedi. Smita gibi daha milyonlarcası kaderlerine boyun eğmiş bir halde ölecekleri günü bekliyordu.”
Çoğu balıkçı serdiği ağlar kopup da gidince onu çıkar makla uğraşmaz, yenisini alır ama bu plastik ağlar dipteki kayalara sarılır, denizi, balığı mahveder. Bu yüzden Mustafa dalar, başkalarının bıraktığı dolanmış ağları bile çıkarır, diğer balıkçıların yüzüne de sitemle bakar. Mustafa bu plastik ağ ların olmadığı eski zamanı hatırlar, onu daha çok sever. Her kesin, ağını efendice çektiği, sonra kıyıda ayak başparmağını bir deliğe sokup iyice gererek tamir ettiği ip ağları ve onların deniz deniz kokuşunu unutamaz.