Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hürrem Kılıç

Hürrem Kılıç
@Edwardscssorhands
𝓐𝓵𝓪𝓪𝓭𝓭𝓲𝓷 𝓜𝓮𝓽𝓮 𝓜𝓮𝓱𝓶𝓮𝓽 𝓓𝓮𝓶𝓲𝓻
Sınıf Öğretmeni
Sakarya üniversitesi
İstanbul / Rize
İstanbul
33 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Ey hep bir kelime arayan kalbim Sonra arayan tekrar arayan kalbim
Sayfa 158 - İz yayıncılık
Reklam
Doğa Tesellisi
Utanmazın biri seni incitirse, hemen şunu sor kendine; dünyada utanmazların bulunmaması olanaklı mıdır? Olanaksızdır! Öyleyse olanaksız olanı isteme; çünkü bu insan da dünyada var olması kaçınılmaz olan utanmazlardan biridir. Bu düşünceyi başka bir kötü insanla veya olayla karşılaştığında da aklında tut çünkü bu tür insanların ve olayların olmamalarının mümkün olmadığını anımsar anımsamaz, onlara daha kolay katlanırsın..!
Sayfa 36 - hayykitap
Ne yazık ki ülkemiz çocuğunun kaçıncı sınıfa gittiğini bile bilmeyen babalarla, çocuğunun yaşadığı olayları az çok bilse bile bu olayların çocuğun dünyasında oluşturduğu etkiyi farkedemeyen annelerle dolu... bilinmemek, görülmemek, hissedilmemek bir çocuk için çok ağır bir deneyim !
Sayfa 136Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuk için yeterli olmak parayla değil, sevgi dolu zaman ve ilgiyle alakalı bir şeydir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Çocuklarımıza aldığımız şeyleri yarıya düşürüp onlarla geçirdiğimiz zamanı iki katına çıkarırsak bambaşka bir ebeveynlik yolculuğumuz olur.
Sayfa 106Kitabı okudu
Kömürün yoğun basınç altında elmasa dönüşmesi misali, yaşadığımız sıkıntılar da bizi geliştiren, dönüştüren, elmas gibi parlatan bir etki oluşturur.
Ben zannediyorum ki aşk, bir ruhun iki ayrı kişi arasında bölüştürülen parçalarının birleşmesidir. Eğer ruhlarımız bölüştürülmeseydi insan mükemmel olmanın peşinde koşup durmazdı. Her parça bütününü arar ya, ruhlar da kendilerini bütünleyecek öteki parçalarını arayıp durur. Eğer doğru yerde arar, doğru birleşmeyi yapabilirse kemale erilmiş olur. Her şeklin, kendine uygun ve benzeyen şekli araması, hani damlanın denize koşması gibi... Kainatta ne varsa, aklın alabildiği her şey, her varlık, hep misli mislinedir.
Ger kâf ile nundan oldı âlem Âyâ neden oldı kâf ü nun hem Bihûde değül bu kâr-hâne Bîfâide gerdiş-i zemane Hâşâ ki bu turfe nakş-ı garra Nakkaşından ola müberra Hâşâ ki bu bârgâh-ı âli Bir dem eyesinden ola hâli (Evet alem kaf ile nun dan oldu peki kaf ve nun (ol emri) neden oldu? Bu iş güç (amel) yeri boşuna yaratılmış değildir. Zamanın dönüşü de faydasız değil. Haşa ki bu muhteşem ve benzersiz nakış bir nakkaşsız olsun! Haşa ki bu yüce kat bir an sahibinden boş bulunsun!)
çantay kitabevi/ Muhammed Nur Doğan
Aşığı olgunluktan alıkoyar diye Mecnun, dış güzellikten, görünen alemden kaçırdı başını böylece. Hayaliyle teselli bulduğuna, kavuşmayı istemedi gönlü nedense. Belli ki kavuşma daha önce gerçekleşmişti, gerçek Dost’a, gerçekten Dost’a... Dost yolunda ben yok, sen yok; Mecnun yok, Leyla yok...
Reklam
“Madem ki bulut değilsin, ağlama! Niçin çağlıyorsun ki sel değilsin!.. Allah’ın rahmeti varken, gam yazıktır bedene. Bahar mevsimidir bu, elbet sevgililer, Leylalar da çıkar seyrana.”
Ad koydular çocuğa; Kays Kays ağlıyor, ağlıyordu. Bilen yoktu sebebini bu ağlayışın. Oysa sebep basitti. Kays anlamıştı, dünyanın bir gam yurdu olduğunu. Anlamıştı daha ilk günden buraya dert ve üzüntü çekmeye gelindiğini. Anlamıştı insanlara “gönül” verildiğini ve ezelde aşkın yaratıldığını. Anlamıştı İlahi sırrı, insanın bir ayna olduğunu ve yaradanın onda kendisini temaşa ettiğini. Eksikliğini anlamıştı....
Gündüz!.. Çölde gündüz!.. Ah gündüz; ve ah güneş! Hummalı dertler öğüten ömür törpüsü değirmen!.. Dünyada cehennemden bir nişne. Dakikaların bile daha uzun yaşandığı çile...
Sayfa 2 - kapı yayınlarıKitabı okudu
“Düşünme, Arzu et sade! Bak, böcekler de öyle yapıyor. “
KİTABE-i SENG-i MEZAR -III
“... Artık ne torbasında ekmek kırıntısı, Ne matarasında dudaklarının izi; Öyle bir rüzigar ki, Kendi gitti, İsmi bile kalmadı yadigar. Yalnız şu beyti kaldı. Kahve ocağında el yazısıyle; ‘Ölüm Allahın emri Ayrılık olmasaydı. ‘ “
Sayfa 47 - adam yayınlarıKitabı okudu
“Kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah’da bunun kat kat karşılığını öder. Daraltan da genişleten de Allahtır ve O’na döndürüleceksiniz. “ Bakara/245
Reklam
“...Aradığımız altın olsaydı, böyle birbirimizin önünde eğilip altını gözden kaçırmaya razı olur muyduk? Ama aradığımız ‘doğruluk’, som altından çok daha değerli olan doğruluk olunca, ezile büzüle birbirimize böyle aptalca yol vermemizi hoşgör...” (Sokrates)
Sayfa 15
Hiç
Yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kainatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız? “Hiç!”