"Şahsen hayattaki en büyük arzum bu dünyaya ait olduğumu tamamen unutmak. Bu dünyada bana yarayacak -şu şarap hariç- bir şey yok; bende de dünyaya yarayacak birşey yok zaten"
Biz,Türkler böyleyiz: Oturur,konuşur, üzülürüz,acı acı çekiştirir, tenkid ederiz. Sonra da kalkar, dağılır, unuturuz. Şahsımıza dokunan en küçük bir zarara ve kötülüğe tahammül gösteremeyiz. Bir arşın toprak için, hatta beş on kuruş için adam öldürürüz. Fakat ammeye ve camiaya dokunan en büyük bir zarar ve kötülük karşısında hareket ve reaksiyon kabiliyetimiz hemen hemen sıfırdır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın der,geçeriz . Ben bu ruh haletimizi tahlil ediyor ve şu neticeye varıyorum: Biz Türkler hayvanı cesaret ve reaksiyon kabiliyetimiz çok yüksek,fakat medeni cesaret ve insani reaksiyonumuz sıfır insanlarız. Ammeye ait kötülüğe karşı harekete geçmek ve reaksiyon göstermek medeni cesarettir . İşte bu, bizde olmayan bir meziyettir. Fakat bir milleti millet yapan ve yaşatan da bu meziyettir.