“Tüm hayvanların en zekisi,iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...”
“Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları,başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.”
“Sence bu yarasa seni çok seviyor mu?”
“Sevmez olur mu...”
“Yürekten mi seviyor?”
“Kesinlikle.”
“Öyleyse geleceğinden emin olabilirsin. Biraz gecikebilir,ama bir gün mutlaka seni bulacaktır.”
“Bu kez, acaba gözünü açtığı öbür dünya daha mı iyiydi? Yoksa orada da horlandı mı? Veya umduğundan daha iyi şeylerle mi karşılaştı? Hepimiz bunu en doğru biçimiyle bir gün anlayacağız.”
“Ahlaksızlıkları gösteriş, yapmacık doluydu;elbette ahlaksızlığın arasında zaman zaman baş gösteren yapmacık bir kinizmle gençlik,tazelik de görünüyordu,ama bu tazelik dahi sevimsizdi,çünkü yaptıklarının hepsi yalana dayanıyor, yalana bürünüyordu.”