Son saatlerini yaşamakta olan kentsoylu sınıf her adım atışında ayağının altındaki toprağın havaya uçtuğunu gördüğü zaman, bunu yapan Suvarin'den başkası olmayacaktı.
Gerçekte, acısını çektiği şu felaket, insanların yoksulluğu, bazılarının boğazlanışı, açlıktan bir deri bir kemik kalmış, bir lokma ekmeğe hasret şu kadınlarla çocuklar onun kusuru muydu?
Etienne zararın bu yoldan çıkacağını anladı, kavgaya zaten akıl almaz bir güçle giren, bozgun sırasında vurulup düşen küçüklerin iliğini kemiğini sömürüp palazlanan büyük sermayenin yenilmez gücü karşısında yeniden umutsuzluğa kapıldı.
Hayır, hayır, en iyisi hiç dünyaya gelmemekti ya da geleceksen, bir ağaç, bir taş olarak, daha da iyisi gelip geçenlerin topukları altında ezilen, kan dökmeyecek bir kum tanesi olarak gelmekti.