Dârâni, "Ne bu ne de öteki dünyada hiçbir şey yoktur ki, Allah'tan uzaklaşmaya değsin; ister aile isterse evlat olsun, insanı Allah'tan uzaklaştıran her şey felakettir. " sözüyle zühd anlayışının esasını Allah'tan uzaklaştıran her şeyin terk edilmesine bağlar.
İbn Haldun, şeri ilimleri iki gruba ayırırken ilkinin fakih ve müftülere mahsus olan ve ibadetlerin yanı sıra adet ve muameleleri de kapsayan bir ilim olduğunu dile getirir. İkinci grubu teşkil eden ilim ise sufilere mahsustur ve nefs muhasebesi, vecdi haller, zevki inkişaf ve tasavvufi birtakım ıstılahların izahı gibi hususları içermektedir(...) Gazzali ise İhya'sında, fıkh-ı zahir ve fıkh-ı batın olarak tanımlanabilecek bu iki yaklaşım biçiminin arasını telif ederek tasavvuf geleneği ve adabını sufilere mahsus terminolojiyle birlikte sonraki kuşakları için anlaşılır bir şekilde izah etmiştir.
...Geleneksel tasniflerde nefs, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlık olarak tasvir edilen insanda, ruhun letafetine karşın bedenin katılığı olumsuz bir etkide bulunurken, ruhun kemalinin muhafazası için nefsin arındırılması doğrultusunda alınan tedbirler de tasavvufun gayesini oluşturmaktadır.
Ben büyük şirketlerin yan kuruluşu iken bağımsızlığını kazanarak borsaya çıkan, yani araştırılabilecek bir geçmişe sahip olan şirketleri tercih ederim.
Bir şirket ille de kendine yan kuruluş satın alacaksa bu kendi iş alanı ile ilgili olmalıdır. Ama bana sorarsanız şirket alımlarına kuşku ile yaklaşın derim. Elinde bol nakit olan ve başarıya yeni yeni ulaşan şirketler değerlerinin çok üzerinde paralar ödeyerek yan kuruluşlar satın alabilir, bu kuruluşlara büyük umutlar bağlayıp sonunda onlara idare etmeyi başaramadıkları için zararına satmak zorunda kalabilirler. Benim için en etkin sinerji bir şirketin kendi hisselerini geri satın almasıdır.
Bir hisse ait olduğu şirket tarafından satın alındığında borsadan çekilir ve böylece borsadaki hisselerin sayısını azaltır. Bu işlem hisse başına düşen kazanç oranı üzerinde mucizevi sonuçlar yaratabilir, bu da hisse fiyatını yukarı çekecektir. Eğer bir şirket hisselerinin yarısını satın alınır, buna karşın şirketin genel kazancı aynı düzeyde kalırsa hisse başına düzen düşen kazanç iki katına çıkmış olur.
Eğer gözünüze kestirdiğiniz hisse, hiçbir kurumun ilgisini çekmiyorsa size kâr sağlama olasılığı yüksektir. Hiçbir analistin uğramadığı, hatta adını bile duymadığını iddia ettiği bir şirket bulursanız paranızı iki katına çıkardınız demektir.
Borsaya yatırım yapmadan önce ilk işiniz almayı düşündüğünüz hisseleri kategorilere ayırmak olmalıdır. Böylece hangi hisseden neyi bekleyeceğinizi de bilirsiniz. Bundan sonraki adımınız ise hisseler hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmektir.
Şirketler her zaman aynı kategoride kalmazlar(...)Büyüme oranlarını sürekli olarak yüksek tutamazlar, er ya da geç durulup orta ya da ağır tempolu şirketlerin arasına katılırlar.
Eğer yanlış bir zamanda bu şirketlerin hisselerinden alırsanız paranızın yarısını kaybedebilirsiniz ve fiyatların tekrar yükselmesi yıllar alabilir(...) Pek çok tedbirsiz yatırımcı güvenilir saydığı bu hisselere yatırdığı paraları bir daha hiç göremez. Çünkü bu şirketlerin çoğu büyük ve tanınmış şirketlerdir ve isimleri genellikle orta tempolu şirketlerle birlikte anılır(...) Döngüsel şirketlerde zamanlama son derece önemlidir. İşlerin gidişatını önceden tahmin edebilmek için iniş ya da çıkış işaretlerini çok iyi izleyebilmelisiniz.
Bunlar hızlı büyüme kaydeden şirketler olarak borsaya girer ve sonra yavaş yavaş durulurlar. Ya ulaşabilecekleri en yüksek noktaya gelmişlerdir ya da riske girmeye çekinir olmuşlardır. Her hızlı sanayi er ya geç yavaşlayacak ve kimi analistleri ve uzmanları yalancı çıkaracaktır.