Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esra Y.

Rabbimiz (cc) bir şeyi üstlenmişse onun kefilidir. O asla sözünden ve O'nu, yerde ve gökte aciz bırakacak hiçbir şey ve durum yoktur. Mümin, İlahi vaadlerde vaade değil, öz nefsine yoğunlaşmalıdır. Şayet vadedilen gerçekleşmiyorsa bu, müminin bir şeyleri eksik yaptığını ve şartlara tam olarak riayet etmediğini gösterir.
Reklam
Tevekkül, bir seferde öğrenilen ve hayat boyu insandan ayrılmayan bir ubudiyet türü değildir. İnsan, karşılaştığı olaylarda Allah'a (cc) tevekkül ede ede, tevekkülün manevi hazzı ve kalp mutmainliğine vara vara tevekkül etmeyi öğrenir. Şöyle diyebiliriz: İnsan, aceleci bir varlıktır. Olayların akıbetini bilmek ister. Ayrıca o nefsine düşkün, menfaatperest ve bencildir. Akıbetin, isteğine uygun sonuçlanmasını ister. Tevekkül ise sabır işidir. Sonuç ne olursa olsun, Allah'a (cc) güven ve teslimiyet ister. Hâliyle tevekkül, insan tabiatına uygun değildir. Onu elde etmek için çaba göstermek ve nefsi, tevekkül konusunda eğitmek gerekmektedir.
Allah (cc) El-Hakîm'dir, O'nun her takdirinde bir hikmet vardır. Bizler, takdirin hikmetini anlamaya çalışırız. Anlayabilirsek Allah'a hamdederiz. Anlayamazsak teslim olur ve "Mutlaka bu işte bir hayır vardır." deriz; çünkü Rabbimizi O'nun güzel isimleriyle tanırız. O'nun, kullarına düşman olmadığını, kötülük

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"... Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca verilir." (39/Zümer, 10) Şu bir gerçektir ki mümin, her ân imtihan olmaktadır. Dünyaya geliş amacı da budur zaten. Onun imtihan esnasında iki şeye ihtiyacı vardır: sabır ve şükür; çünkü o ya nimetle ya da bela ve musibetle sınanmaktadır. Sabır ve şükürden mahrum olanlar imtihanlarla yıpranır, iman ve ahlaklarını eskitirler. Ya musibetlerle Allah'a (cc) isyan eder ya da nimetlerle Allah'a karşı azgınlaşırlar. Ya Allah'ın rahmetinden ümit keser ya da nimeti başa kakıp zalimleşirler... Bundan dolayı kendisine sabır bahşedilene dinin yarısı verilmiştir. Rabbine ne kadar hamdetse azdır.
Gece, Allah'ın seçkin kullarıyla sözleştiği bir buluşmadır. Bu buluşmaya saat kurmakla, uykusuz kalmakla, uyandırılmak için ısmarlama yapmakla gidilmez. Gündüz, Allah'a layıkıyla kulluk yapılır ve O'nun rızası aranıp gazabından sakınılırsa Allah (cc), kulu huzuruna alır. İcabet edeceği duaları, bağışlayacağı günahlar için istiğfarı ve Allah'a yakınlaşacağı hamd ve tesbihleri ilham eder. Gündüzünü iradeyle kontrol edenin gecesi, Yüce Allah tarafından sevk ve idare edilir. Gece, İlahi rahmet sağanak olur yağar. Bu yağmurda ıslananlar Allah'a (cc) en yakın olan kullardır.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai
7.6/10 · 45,7bin okunma
Yıldızlar karanlık içinde parladığı gibi fakirlik ve sefalet içinde de saflık ve yücelikle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp, sevmek için mutlak servete ve asalete mi muhtaçtır? Bence en hakiki ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, temiz kalpten büyük bir servet mi olur?
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o kuvvetin de mahvolduğu vakitlerdir ki, onun yerini alan dokunaklı bir sessizlik en şiddetli acıyla dökülen gözyaşlarından daha yürek sızlatıcıdır.
372 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.