Yazarın küçük şeyler'deki hikayelerini beğenmemin ardından, bu romandan da büyük bir beklenti içerisindeyim.
Roman açılışı şu ana kadar okuduğum dönem eserlerinden çok daha gerçekçı, sade ve akıcıydı.
Duygusal betimlemelerin kısa ve öz olduğu,
Dilber'in çocukluğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyulduğu ilk bölümler de bu güzel açılışın devamında oldukça tahmin ediciydi. Buna karşın , roman ilerledikçe ve dilber büyüdükçe , yazar realizmin etkisinden çıkarak romantizme güçlü bir dönüş yapıyor. Netice itibariyle, bir esir hikayesinin bir anlamda imkansız aşk hikayesine dönüşmesine tanıklık ediyoruz.