Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Efkar u Fakir

İnsanları üzdüğünüz kadar üzüleceksiniz, Sevdiğiniz kadar sevileceksiniz. Günah unutulmaz, İyilik çürümez... Diyarbakırlı Ramazan Hoca
Reklam
Ben bir zaman kâmillere danıştım. Ne istersin söyle biraz dediler, Dedim bana kolay bir yol gösterin, Zikre çalış durma, kış yaz dediler. Dedim efendiler incitmen beni, Devasız dert ile inletmen beni, Dedim yeter artık ağlatman beni,
Amin
Affedici bir Rab'den, değerinden dolayı affı hak eden bir kelime için ne zannedersin!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tağı bâğıstân ider Nârı gülistân ider Bendeyi hâkân ider Lâ ilâhe illallâh Mücrimi mağfur ider Dilleri pür-nûr ider Mâsivâdan dür ider Lâ ilâhe illallâh Alçağı a'lâ ider Re'yini evlâ ider Vâsıl-ı Mevlâ ider Lâ ilâhe illallâh Eyle Kuddûsî devâm Her zemân her subh u şâm Di cemâl ise merâm Lâ ilâhe illallâh -- Ahmet Kuddusi Divanı'ndan
İbrâhim-i Havvâs buyurdu ki:
Esas âlim, ilmi ile amel edendir." "Kalbin ilâcı beştir: Kur'ân-ı kerîm okumak ve Kur'ân-ı kerîme bakmak, mîdeyi boş tutmak, gece kalkıp ibâdet etmek, seher vaktinde ağlayıp sızlamak ve iyilerle berâber bulunmaktır." "Bir müslüman, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına ne kadar dikkat edip tatbik ediyorsa, Allahü teâlâ da onu o derece azîz eder. Diğer müslümanların kalbine de onun sevgisini verir." "Sâdık kimseyi ya üzerine farz olan bir ibâdeti yaparken veya nâfile bir ibâdetle meşgûl olurken görürsün. Bunun dışında başka bir halde görmezsin." "İlmin tamamı iki şeyden ibârettir: 1) Allahü teâlânın, ezelde, senin için takdir ettiği rızık için endişe etme. 2) Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet eyle." "Başkasına el açacak duruma düşmek, müslümana yakışmaz." "Bir kimse, baş olma sevdâsına kapılırsa, artık ibâdetten, ihlâstan sıyrıldı demektir." "İyi insanların, bütün varlığı ile bağlı olduğu murâdı, maksadı, Allahü teâlâ olmalıdır. Doğru, sâdık, kimselerle arkadaş olmalıdır. Açlık, iyi insanın gıdâsı, ibâdet rûhunun süsüdür."
Reklam
Reis olmak...
Talebelerinden biri anlatır: İbrâhim-i Havvâs hazretleri ile yola çıkmıştık. Yola çıkarken buyurdu ki: "Yol boyunca ikimizden birinin reis olması lâzımdır. Yollardaki işlerin idâresi onun elinde olacak." Ben de, "Reis, siz olun efendim." dedim. Hocam "Reis olursam, benim sözlerime îtiraz etmeyeceksin." buyurduğunda, "Peki efendim." dedim. Yolumuza devâm ettik. Yolda bir konağa gelince "Otur!" buyurdu. Kuyudan su çekti, bana ikrâm etti. Odun getirdi, ateş yaktı. Ne zaman bir iş yapacak olduysam müsâde etmedi. "Mâdem ki reis benim, benim dediğim olacak." buyurdu. Yolda şiddetli bir yağmura tutulduk, paltosunu çıkarıp, sabaha kadar ayakta üstüme tuttu. Çok sıkılıyordum. Sabah olunca, "Keşke reis ben olsaydım." dedim. Yolumuza devam edip, hacca gittik. Hacdan sonra bana: "Evlâdım, reis olduğun zaman sana yaptığım gibi yaparsın. Reis, başkalarına hizmet ettiren değil, onlara hizmet eden, onların dünyâ ve âhiret saâdeti için çalışan kimsedir. Reis, başkalarından gelen sıkıntılara severek katlanan insandır."
Îmânın Hakîkati
Îmânın hakîkati nedir?" diye soran birisine; "Bu sorunuzun cevâbı laf ile değil, yaşayarak, görerek verilir. Şimdi ben Mekke-i mükerremeye gidiyorum. Eğer benimle gelirsen, yolculukta sorduğunun cevâbını alırsın." buyurdu. O zât diyor ki: İbrâhim-i Havvâs hazretlerinin teklifini kabûl ettim. Yola çıktık. Yolculuğumuzun her gününde, iki tabak yemek ile iki bardak su gâibden zuhûr ediyordu. Yiyeceklerin yarısını bana veriyor, diğerini de kendisi için ayırıyordu. Bir gün çölün ortasında ata binmiş yaşlı bir zât yanımıza geldi. İbrâhim-i Havvâs hazretleriyle bir miktar konuştular. Sonra atına binerek yanından uzaklaştı. "Efendim, bu gelen ihtiyar kimdi?" dedim. "Yolculuğumuzun başlangıcında bana sorduğunuzun cevâbıdır." buyurdu. Ben "Anlayamadım efendim." deyince, o da; "Bu gelen zât, Hızır aleyhisselâmdı. Seninle berâber yolculuk yapalım diye teklif etti. Allahü teâlâdan başkasına güvenmek, itimâd etmek gibi bir hâl olur, tevekkülüm bozulur diye korktuğum için, teklifini kabûl etmedim. İşte sorduğunuz îmânın hakîkatı, Allahü teâlâdan başkasına güvenmemektir." buyurdu.
Aşk’ına yandığı inci gözlerini gördü Zeyd’in gözleri.. O an geçti, Anadan-Babadan-Yârdan.. Taif’te ve Akabe’de sımsıkı tuttu ellerini.. Heyhat olamadık Zeyd’in gözleri ve elleri..
Babam'dan bir yeni mesaj: Yola çık yoldan çıkma.
Yüreklerden taşsın Yine, imanlar!  Itri, bestelesin Tekbir’ini;  Evliya okusun Kur’an’lar!  Ve Kur’an’ı göz nuruyla çoğaltsın Kayışzade Osman’lar! Naatını Galip yazsın,
Reklam
Hadis-i Şerif
Bazılarınız namaz kılar ama namazının üçte biri, dörtte biri beşte biri ve hatta onda biri dahi kabul edilmez çünkü namazın bilinçsizce kılınan bölümü kabul edilmez.
ben irfanum deyû her yerde kendin atma meydânâ el elden bilki üstündür ne lâzım uyma şeytana
hakir ol alemi zahirde sen, manada sultan ol..
Zebunkûş Avrupa, bir hak bilir ki o da kuvvettir...
Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbalde Biz hezaran mest-i mağrurun humarın görmüşüz
taşlar bağlanmış, köpekler salıverilmiş gibi...
Reklam
Anlamadım ?
Mikroskopla bakışta lam, lamel görevini üstlenebilir.
kâfir ağlar bizim ahval-i perişanımıza