Hasta görünüşte bir zaaf olan
hastalığını üretken kılmalı, onu “bilinçsiz bir talihsizlikten” acılarının
nedeninin farkında olan “talihsiz bir bilince” çevirmelidir. Arzulanan sonuç:
“Acıların baskısı değişimin öznel gerekliliği olarak politikleşir”, hastalık “kendi karşıtını” üretir:“devrimi.”
Bir ben, benim bloğum, benim dairem arayışı, en son moda çer çöp , ilişki dramları, kim kimi sikiyor.... "BEN" e tutunmak artık hangi protezleri gerektiriyorsa!
Bütün bu karşılıklı söylediğimiz " ne var ne yok ?" lafları , birbirinin ateşini ölçen hastalardan oluşmuş bir toplum olduğumuz izlenimi veriyor . Toplumsallık artık duvarlardaki binlerce oyuktan ve sığınılabilecek binlerce sığınaktan oluşan bir şey. Dışarıdaki sert soğuktan daha iyi olduğu kesin . Isınma bahanesinden başka bir şey olmadığı için her şeyin sahte olduğu bir yer . Yakın bir zamanda bu toplum , sadece hayali bir iyileşme uğruna çaba sarf eden tüm sosyal atomlarının gerginliğiyle bir arada tutulabilecek. Akmayan gözyaşlarının devasa barajı sayesinde türbinleri çalıştıran, Her daim taş eşiğinde bir elektrik santrali bu toplum .