Bilmem. Bazen yürürken gördüğüm insanların yüzyıl sonra bu sokaklarda olmayacaklarını düşününce, her șeyin ne kadar geçici olduğunu anlıyorum. Binaları, asırlara meydan okuyar
ağaçları ve hatta șu gemileri kıskanasım geliyor. Çünkü dünyada bizden fazla barınacaklar. Düşündükçe gülüyorum ama en çok biz insanlara merhamet duyuyorum böyle anlarda. Nasıl da
zayıfız.
Hem varız hem yok.
Hem ölüyüz hem diri.
Hem hayaliz hem hakikat.
Hem ruh hem beden.
Hem keder hem mutluluk...
Bilincini yitirecegini sandı. Ayakları bedenini taşımakta zorlaniyordu. Kalabalığın uğultusu hissetti. Sendeledi. Elindeki kazmayı yere dayayıp yaşlandı. Derin bir nefes alıp ne yapacağını düşündü. Yanılıyor muydu? Hayır hayır oydu. Yirmi yıldır aradığı gözler... Dumanlı koyu mavi gözler.......
"Elmas dediğiniz alt tarafı saf bir karbondur." dedi genç mühendis bir gün ona." Billurlastirilmis kömür parçasından başka bir sey değildir. Sıradan bir kör parcasi gibi yanabilir ve hatta ilk kez bu yanicilik özelliği onun gerçek doğası hakkında şüphe uyandırmasın.