Öncelikle bu kurgusal bir eserdir. Kitabın başında da açıkça belirtilmiştir. Ancak kurgu olması ondan öğrenecek çok şeyimiz olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bilindiği üzere Aborjinler, Avustralya'nın yerli halkıdır. Antropolojik açıdan önem arz eden bir topluluktur çünkü binlerce yıl boyunca dünyanın kalanından izole olmuş, avcı toplayıcı bir yaşam sürdürmüşlerdir. Kahramanımız işte bu yerli halkın arasına karışma şansı bulmuş, onlarla uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Yol boyunca da her an yeni şeyler öğrenmiş, insan olmaya dair önemli içgörüler edinmiştir. Aslında bunların birçoğu çok da yeni şeyler değildir. Avatar: Son Hava Bükücü, Prenses Mononoke, Ayı Kardeş gibi pek çok animasyonda dahi karşımıza çıkan doğaya saygı, barışçıl yaşam ve birlik olma mesajlarıdır bunlar. Gelin görün ki günümüzün vahşi kapitalist dünyasında bu dersler o kadar kolay unutuluyor ki onlara ne kadar maruz kalırsak o kadar iyidir. Çünkü yaşamlarımız bilgelikten uzak ve doğa için oldukça yıkıcı. Bu yaşamın sürdürülebilir olmadığı ve belki de torunlarımızın bile bizim gördüğümüz doğa harikalarından mahrum kalabileceği çok açıktır.
Bu kitabı herkesin okumasını öneriyorum. Kimin hayatında nasıl bir dönüşüme yol açacağını bilmek mümkün değil. Ancak umuyorum ki mümkün olduğunca fazla kişide bir aydınlanmaya vesile olur. Ve umuyorum ki bunun için çok geç kalmamışızdır...
