Sait Faik Abasıyanık’ın 1936’da yazdığı ilk öykü kitabıdır. Sait Faik’i ilk defa okuyorum.Ömer Seyfettin,Sabahattin Ali,Yaşar Kemal gibi öykücülerin eserlerinde bir hareketlilik vardır.Dolayısıyla daha anlaşılır,sürükleyici olmasını sağlıyordu.Fakat bu durum Sait Faik de olmadı.Bazı öykülerinde bir sonuca varamadığım da oldu.Ama yaptığı tasvirleri ile benzetmeleri okurken çok keyf aldığım oldu.Hikayenin sonucuna değil de daha çok güzel cümlelerine odaklanmak gerekir.Sanırım onu farklı kılan da budur.Bunun yanında iş,koşuşturma,yorgunluk vs etkenler de okumamı güçleştirdi.Zaman zaman hikayelerini tekrar okumak zorunda kaldım.Kaçırmamalıydım
incelikleri o cümlelerde.Sanırım daha sakin kafa ile okumakta yarar vardır.
“Sait Faik’i,Sait Faik yapan,bütün o yüksündüğü özellikleriydi.Aylaklığıydı.Okul kaçkını,başıboşluğuydu.Hiçbir ciddi işi ucunda tutamayan gelgeçliğiydi.Sonunda kendini olduğu gibi kabul etti.Dünyadaki,toplumdaki hikayeci yerini bilinçle aldı.Burgaz çalılıklarından çekti bir kızılcık dalı kopardı,kalem gibi yonttu,ucunu yaşama batırdı ve yazmaya koyuldu”