Kusursuz insan yoktur. Bu, insan olmanın belkide en sahih delilidir. Niyetlerse daim kusursuzdur, bu da amellerin niyetlere bağlı kılınmasının sebebidir. Onlar, kusursuz niyetleri olan kusurlu insanlardı. Herkes gibi fakat herkesten biraz müstesna. Hiçbir kınayıcıya aldırmadan veya şeytana uymadan, durmadan ilerliyorlardı. Yalnız Allah'a inanarak ilerliyorlardı!
O zamana kadar tanıdığım kadınların hiç birine benzemiyordu. İnsanla dost olması için bir saniye görmesi kafiydi. Hayatında hiçbir sırrı yoktu. Sükutu sevmezdi. Hiç kimse ile darılmak adeti değildi.
Her yaşta bir yığın erkek arkadaşı vardı ve hepsiyle aynı cömert dostluk içinde yaşıyordu. Hepsi ona büyülenmiş gibi bağlı ve hepsi de bu yüzden az çok biçare idiler. Fakat bir müddet sonra, kadınlığının ve güzelliğinin ne kadar tehlikeli bir silah olduğunu bilmeyen bu genç kızdan ya büsbütün uzaklaşıyorlar, yahut da mustarip ve huzursuz onun etrafında her gün aynı mahremiyet ve cazibelerin tesiri altında kala kala ona alışıyorlardı.
Hayır, Cemal Bey hiç sevimli değildi. İnsana şöyle bir sıcaklık aşılaması bir yana dursun, tahammül edilecek tek tarafı yoktu... Dostluğu kayıtsızlığından beterdi. Çok defa söyleyeceklerini yalnız bana işittirmek için koluma girdiği zaman bütün vücudumu acayip, felce benzeyen bir üşüme kaplardı. Bu herkes için aşağı yukarı böyleydi.
"Düşünmek, muammâları çözmek, karanlıkları aydınlatmak... Düşünmek savaşmaktır. Bir nesil uğruna, bir millet uğruna, bir medeniyet uğruna savaşmak. Mukaddeslerin emrinde olmayan her düşünce, şuursuz bir debeleniş, fikrî bir istimnâ..."
Leyla bir tomurcuk, sen bir muhteşem gül. Leyla bir mısra, sen bir destansın. Leyla bir kıvılcım, sen bir şafaksın. Leyla bir tecessüs, Leyla bir masal, Leyla yaşamayan, Leyla bir yarım.
Yabaninin düşünceye vakti yok. Onun için, aşkı tanımaz. Çiftleşir ve geçer. Dişisi bir dişi hayvandır. Hassas bir kadın bütünü ile sever ve ancak bütünü ile sevdiği zaman fizik haz duyar.
Sonra? Sonra şüphe doğar. Aşık hayranlıktan usanır. Sahip olmak ister, emin olmak ister. İlgisizlik görür, soğuklukla karşılaşır. Aşık, ümitlerinin hemen gerçekleşmediğini görerek, kuşkulanmağa başlar. Kendini başka zevklere verir, içer, gezer, okur. Ama görür ki, "o neşe kalmamış peymanelerde".