Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gokce Yesilbas

Gokce Yesilbas
@Gokceyesilbas
Sıkı Okur
Hacettepe Universitesi
Istanbul
130 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
151 syf.
10/10 puan verdi
Öğretilmiş Suçluluk
İşinizin para karşılığı birilerinin yerine özür dilemek olduğunu düşünün. Lee Ki-Ho'nun bu romanında Jinman ve Şibong'un yaptığı da tam olarak bu: Başkalarının suçlarını üstlenip onların yerine acı çekmek. Okuduğum en ilginç metinlerden biriydi. Kafamda binbir soruyla kapağını kapattığım ve ancak birkaç saat hatta birkaç gün üzerinde
Özür Dileriz
Özür DilerizLee Ki-Ho · OTHELLO KİTAP · 2022132 okunma
Reklam
158 syf.
10/10 puan verdi
saçını-başını-yolmak
Kalbimizi acıtan bir ziyarete gittiğimiz zaman birbirimize dönüp ‘’Yaşamımızın kıymetini bilelim, anı yaşayalım,” deriz. Kafalar sallanır. Onaylanır. Kaçınılmaz olan o karara varılmıştır. Herkes mucizevi bir değişime uğramış, omuzlar dikleşmiş, nefesler ertesi gün yeni bir hayata başlamak için en derinlere çekilmiştir. Ertesi gün, dünden kalan
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728,1bin okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
Sadece insan ol ve yaşa
1-Bir insanı hayatına koyduğun yer, onu anlamlandırman, ilişkinize bakış açın, onunla olan savaşların ve aksine hayranlıkların tamamen kendinle ilgilidir. Karşındaki insanın bununla ne yaparsa yapsın ilgisi yoktur. 2- Akışta ol, çok kafaya takma; çünkü hayat seni nereye götürmek isterse oraya gidersin. (Bu ara oldukça kaderci bir bakış açısındaydım, kitap üstüne tuz biber ekti.) 3- Her şeyi ciddiye alma. En ciddi gözüken şeylerin altı, bir o kadar boş… 4- Sadece yaşa, uyu, uyan, yemek ye, tuvalete git, istediğin kitabı oku ya da filmi seyret, sevdiğin işi yap… İnsan ol. Mutlaka okumalısınız Sonra da filmini seyredin ;) Sevgiler
Bir Yerde
Bir YerdeJerzy Kosinski · E Yayınları · 2012465 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
144 syf.
10/10 puan verdi
Dağıldım. Gerçekten, okurken dağıldım! Birileri beni torbanın içine soktu, sıkıştırdı da sıkıştırdı ve bunu iliklerime kadar hissettim. Tek tek, karakterleri karşılarındaki koltukta oturup yargılamadan dinledim. Kitap ne kadar yalınsa, bir o kadar da derin. Son sayfayı okuyup kapağı kapatırken, içimden ‘’Oh olsun!’’ dediğim için kendimi suçlu hissediyorum. Sanmıyorum ki, bu kitabı okuyup gözünüzün önünden kendi hayatlarınız geçmesin...Öyle bir geçiyor ki... Evliliği daha huzurlu olmak için mi yapıyoruz, yoksa o sıkışmışlık hissi sakladıklarımızın önünde bir duvar mı oluşturuyor? Kendimize itiraf edemediğimiz gerçekleri orada saklamak bize huzur mu veriyor? Aslında bitmiş bir ilişkiyi çocuk yaparak canlandırmaya ve bu bitmişliğin bütün yükünü çocukların üzerine mi yıkıyoruz? Sonra da çocuklar zamanı geldiğinde bize minnet duymayıp haklı olarak onlara yaşattıklarımızın tazminatimı mı istiyorlar bizden ve çok da haklı değiller mi? Çok iyiydi...çok çok çok... Dağıldım.
Bağlar
BağlarDomenico Starnone · Yüz Kitap · 2018897 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
İstediği kadar edebi olmasın ya da birinci kitaba yapısal olarak hiç benzemesin, Doppler benim için artık ormanda yanına uğrayabileceğim ve iki üç saat sohbet edebileceğim bir karakter haline geldikten sonra bunların hiçbir önemi yok. Doppler’i taştan da yontsalar yine okurum! Doppler; doğmamış kardeşim, nasıl da geldin buldun beni. Tamam ikinci kitapta biraz daha kendini kaybettin; ama zaten bulmak için kaybetmen lazımdı. Von Borring’in yüzüne vurduğu gibi ‘‘İnsanları sevmiyorum’’ diyip dururken aslında etrafında seni sen olduğun için sevecek gerçek insanlar mı arıyordun? Ağaçlara sarılırken seni yargısızca ve sessizce sevecek bir eş, beklentisi olmayan çocuklar mı arıyordun? Duvarlar örüp kötüyü engellediğini düşünürken aslında iyinin içeri girmesinden de mi korktun? Doppler sözüm sana, aslında kendime.
Volvo Kamyonlar
Volvo KamyonlarErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2021769 okunma
Reklam
126 syf.
10/10 puan verdi
Yoğun Duygu Spoiler’ı içerir:)!
Duyunca çıldırdığımı bildiğim, hatta çıldırdığımın farkında bile olmadığım tüm kavramların toplamı işte bu kitap. Okurken, Socrates’ımın ruhunu kitaptaki karakterleri tokatlaması için yanlarına göndermek istedim. Gözümün önüne, evlenip çocuk yapmanın mutluluğun Nirvana’sı olduğunu sanan toplum tarafından formatlanmış beyinlerin, senelerce hayalî bulutların üstünde gezinip sonra da birden o realitede kendilerini buldukları andaki şişmiş ve şeffaf bakan gözleri, tahammül etmekten yorulmuş bedenleri geldi. Sürekli yargılayan, şöyle-böyle olmalısın diyip hiçbir çözüm yolu ve destek sunmayan ve psikolojik tacizde bulunan, ruhları hapiste sıkışmış insanların seni de kendi hücrelerinde huzur bulmak için yanlarına çekmeye çalışması...İkiyüzlülük, sabitlik, bencillik... Herkes kendi ‘market’ini bilse veya bilmek için çaba harcasa dünya çok daha guzel bir yer olurdu ve bu işe o raftaki karton meyve suları bile sevinir, neşeyle titreşir, içeni aydınlatırdı.
Kasiyer
KasiyerSayaka Murata · Turkuvaz Kitap Yayınları · 20192,391 okunma
309 syf.
10/10 puan verdi
Çoğumuz kitap incelemesi bölümlerinde ‘’Kitap çok iyiydi yahu’’ cümlesini okumaktan pek hoşlanmayız- özellikle ben. Nesi iyiydi, neydi sana iyi hissettiren? Bu cevapları bulamayınca sinir olurum. Evet, şimdi kendi hoşlanmadığım şeyi kendim yapıyorum ve diyorum ki: Kitap ÇOK iyiydi kardeşim! Her cümleyi ‘Evet ya! Evet!’ diye okudum. Ne hissettiğimi cümlelere dökemiyorum sırf siz de sinir olun diye :) Cümlelere dökemiyorum; ama belki bir kalp atışı, göz dolması, nefret, bir nefes çekişle birlikte gelen anlık farkındalık diyelim. Felsefe okumaktan çekiniyordum eskiden Proust okumaya da korktuğum gibi. ‘’A sen bunu anlamazsın hiç girme bu işlere,’’ dedim çoğu kitabı gördüğümde. Tabii bu korkak girişimim de yine bir hayranlıkla sonuçlandı. Alain’im yine önümde labirentler açtı; ama beni final çizgisine ulaştırdı kendi elleriyle. Okuyunuz, okutturunuz, hem öğreniniz hem farkındalık kazanınız.
Felsefenin Tesellisi
Felsefenin TesellisiAlain de Botton · Sel Yayıncılık · 20223,424 okunma
404 syf.
·
Puan vermedi
Proust’la aşkımızın hazin öyküsü
0. Gün: Kapağı açsam mı? Açmasam mı? Bu yürek var mı bende? Ya hiçbir şey anlamazsam?! 1. Gün: Hmm, ne diyordu...Bir dakika, bir dakika! Niye acele ediyorsun evladım? Yavaş yavaş. Bir saniye, cümlenin başına döneyim. Golo, kapı tokmağı, omurgasız bedeni...bu adam bakmıyor adeta görüyor! Ufff, neler oluyor!!! (Dizlerimi dövüyorum.) Yok, anlayamıyorum olmayacak. 2. Gün: Saat daha sabah 7, bilgiyarımı açıp çalışmaya başlamam lazım. Bak, başucumdan bana bakıyor. Kandıramazsın beni, akşam okuyacağım seni...Bir iki sayfa okusam mı şimdi? Nedir beni sana çeken? Hem anlamıyorum diyorum hem niye sana bağlanıyorum? 3. Gün: Kapak açıkken anlayamadığımı düşünüp, kapattığımda niye senin odanın içindeyim, yatağında oturuyorum ve neden içtiğin çayın sıcaklığını hissediyorum? Teşekkür ederim Proust, yanıma gelip o kapağı aç dediğin için. Hayran kaldım; zekana, sadece bakmayıp görüşüne, kokulara dokunuşuna, sesleri koklayışına. Bir şeye daha teşekkür ederim, sayende asla Alzheimer olmayacağım. Puzzle cümlelerin tıbbi literatürde yer alıp tedavi niyetine okutulmalı. Çok kişinin hayatını kurtarırsın.
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,248 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
Travmatik Portakal
8-10 yaşlarındayken kitabı bir solukta bitirip nefes nefese annemin yanına koştum. Öğle yemeği için mutfaktaki ahşap masaya oturdum ve annemin yüzüne ekşimiş suratımla baktım. ‘’Kızım ne oldu?! Niye öyle bakıyorsun?’’ ‘’Zeze’ye çok üzüldüm anne!!’’ diyip avaz avaz ağlamaya başladım. Hala o an gözümün önünden gitmez. Ertesi gün eve annemin dostları ve çocukları gelmişti. Tabii onlar sokakta oynarken ben odama kapanıp okuduğum ve kitaplarımı özene bezene dizdiğim için haliyle kitaplığım çok ilgilerini çekiyordu. Ama bir kitabımı ellemeye görsünler! Ölüp ölüp diriliyordum. Bir tanesi Şeker Portakalı kitabımı istedi. Ben Nuh diyorum peygamber demiyorum. Annem ‘’Hadi kızım, paylaşmak guzeldir,’’ dedi. Mecburen kabul ettim ve geri getirecekleri günü beklemeye başladım. Bir hafta sonra öğrendim ki kitabımın üzerine portakal suyu dökmüşler. Artık öfkemi ve gözyaşlarımı siz tahmin edin!! Kaç yaşına geldim, bu yüzden hala kimselere ödünç kitap veremem...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,1bin okunma
301 syf.
10/10 puan verdi
Sihirli İmza
Bu kitabın gönlümdeki yeri çok özeldir. Henüz küçücük bir çocuktum. Annem, babam ve ben İzmir Fuarı’ na gitmiştik ki o zamanlar fuarın açılış gününü heyecanla beklerdim. Rıfat Ilgaz bu kitabını benim için imzalamıştı. Tabii o anın sihirli olduğunun bilincine biraz büyüyünce vardım. O imza gününden sonra kitapları elimden bırakamadım ve benim en yakın arkadaşlarım oldular. Kitabı yatağıma yatıp onlarca kez bayılarak okumuşumdur herhalde. O zamanki kapağını bile görünce içime mutluluk ve huzur doluyor.
Apartıman Çocukları
Apartıman ÇocuklarıRıfat Ilgaz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2010547 okunma
Reklam
182 syf.
10/10 puan verdi
Yüksek Bilinç
Zamanında kitaptan o kadar çok etkilendim ve özümüzün anlatılışı o kadar içime işledi ki Lauren’ ı araştırıp buldum. Onunla konuşma fırsatım oldu ve hala iletişim içindeyiz. Hatta kendisi kitabın Türkiye’ de sevildiğinden ve hala okunduğundan çok mutlu olmuştu. Şu anda da bu bilgilerin ışığında bir eğitim serisi hazırlıyor. Bu kitaba asla bir spiritüel kitap gözüyle bakmadım. Kitap Mu adasındaki yaşamı, toplumsal ritüelleri ve ‘nereden geldiğimizi‘ anlatıyor olsa bile bana göre varmamız gereken bilinç burası olmalı. En çok etkilendiğim bölüm çocuk yapmaya karar verme aşamasının ne kadar zahmetli oluşuydu. Spoiler vermek istemem ama yeni bir insanı dünyaya getirme aşamalarını okudukça günümüzde ana babalıktan haberi bile olmayan çoğu insanın sadece görev tamamlama bilinciyle çocuk yaptığını düşünmeden edemedim. Hamile bir kadının bakımı bölümünü okusanız şok olursunuz. O yüzden diyorum; aslında burası nereden geldiğimiz değil, ulaşmamız gereken yer diye...
Lemurya Yolu
Lemurya YoluLauren O. Thymewsare · Akaşa Yayınları · 200420 okunma
268 syf.
10/10 puan verdi
Ekmek Arası neden ilk Bukowski’m olmalı?
Okurların önerisiyle Bukowski okumaya Ekmek Arası ile başladım ve ardından Factotum ile devam ettim. İyi ki!!! Aksi takdirde Bukowski’nin diğer kitaplarında kadınlara olan tavrını anlamak imkansız. Bazı arkadaşlarım onu okumaya diğer kitaplarından başlıyorlar ve bu da onlarda birdenbire bir şaşkınlık ve tepki oluşturuyor...Halbuki bu kitapta annenin aile içindeki etkisi ve değerinin neredeyse olmadığını, babanın ise eksikliklerini şiddetle ve baskıyla kapatmaya çalışan bir cani olduğunu görebilirsiniz. Babasından nefret etse dahi ileride onun rolünü istemeden de üstlenmiş. Bana göre kadınlara ve aşka olan tavrı, ruhunda taşıdığı baba figüründen kaçamamasından kaynaklı. Bukowski’nin dilini seviyorum ve okurken ruhum onu anlıyor. John Fante’den de oldukça etkilendiğini düşünüyorum. Sevgiler :*
Ekmek Arası
Ekmek ArasıCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20126,8bin okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Taktiksel Empati
Chris Voss’ un eğitimine Masterclass’ ta rastlamıştım. FBI’ da kazandığı arabuluculuk teknik ve tecrübelerini günümüz hayatına uyarlaması oldukça ilgimi çekmişti. Türkiye’ de kitabının da basılı olduğunu öğrenmek beni çok sevindirdi. Normalde kitapları çizerek okumayı sevmem fakat çizmediğim ve not almadığım bir sayfa bırakmadım. Günlük hayatta aslında varmak istediğim uzlaşma noktalarından, kullandığım cümlelerle ne kadar uzaklaştığımı anladım. Psikolojiye ve taktiksel empatiye ilgi duyanların mutlaka okuması ve uygulaması gereken bir kitap.
Sen Bitti Dediğinde-Müzakere ve Arabuluculuk Sanatı
Sen Bitti Dediğinde-Müzakere ve Arabuluculuk SanatıChris Voss · Sola Unitas · 201784 okunma
240 syf.
9/10 puan verdi
·
13 günde okudu
yin yang
Oldukca guclu spirituel mesajlar iceren bir kitap. Bazi diyaloglar tuylerimi urpertti ve kalbim sanki unuttugum bilgileri tekrar animsiyormuscasina hizlandi. Yazim dili basitti; fakat bana gore surukleyici degildi. Acikcasi biraz zorlayarak okudum diyebilirim. Zorlanmamin nedenini ve anlatimda neyin eksik oldugunu bazen anlamlandiramadim ama olan suydu: Tam olarak karakterlerin icine giremedim ve kendimi mekanlarda gormekte gucluk cektim. Betimleme eksikligi mi diyelim? O yuzden okuma surem de cok uzun surdu. Spirituel doyum ve diyaloglarin guzelligi icin okumaya devam ettim. Mekanlar ve karakterler olamasam da; kitabin ruhu olabildim. ‘Kacinilmaz olan’ diye tarif edilen kaderi, yeniden dogus cabasini, hayata tutunmayi ve aslinda yalnizlik diye bir seyin olmadigini tekrar hatirladim. Sevgiler :* :)
Beşinci Dağ
Beşinci DağPaulo Coelho · Can Yayınları · 20192,046 okunma
2/10 puan verdi
Kitabı bir psikoloğun tavsiye listesinde görüp hevesle aldım.Yarım bıraktığım kitaplar çok azdır hayatımda, bazılarını okumaya zorlansam da içimden bir ses devam etmemi söyler. Benim için bir ilk yaşandı: Ilk defa okumaya zorlanmadım, aksine okuması kolay ama bir o kadar hic tat vermeyen bir kitapla karşılaştım. Acikcasi basladigimda zaten edebi bir dil beklemis falan degildim. Psikolog tavsiyesi olduğu için, biraz daha devam edeyim dedim, eminim konu beni bir yerlere sürükleyecekti... Yok, olmadı. Gitmiyor. Gidemiyor. Tatsız, tuzsuz, garip. Karakterin kendisi olamadim, onun gibi hissedemedim. Sanirim bu yarim birakmamdaki en onemli neden.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,5bin okunma
87 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Kitabı soluksuz okurken aklıma uzun yıllar boyunca içinde bulunduğum kurumsal hayat ve her sabah mükemmel olma çabası içinde ışıl ışıl gülümseyen iş arkadaşlarım geldi. Üzüldüm...Tolstoy her zaman olduğu gibi gerçekleri yüzüme çarptı, hem de tüm netliğiyle ve o tertemiz cümleleriyle.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Can Yayınları · 202045,6bin okunma