Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arzu Demirel

1930'lar gibi çok erken bir dönemde Fromm'un çalışmalarına sevgi konusu da sızıvermişti. Ataerkil ve anaerkil toplumlar üzerine araştırmaları onu bir çocuğa karşı duyulan anne sevgisi ile baba sevgisi arasındaki farklar üzerine düşünmeye sevk etmişti.
Reklam
Fromm' un sosyoloji eğitimi Sigmund Freud'un kuramlarını dar ve mekanik olarak yargılanmasına sebep oluyordu. Freud'un doğuştan gelen içgüdüler vasıtasıyla açıkladığı şeylerin çoğunu Fromm " ekonomik, siyasi ve kültürel güçlerden doğan şeyler" olarak görüyordu. Fromm'a göre bireyler baskılama yoluyla ehlileştirilen bir demet dürtüden ibaret değildi; insanlar daima sosyal bir yapı içinde hareket eden sosyal yaratıklar olmuştu
Ticari olan kişisel olanı alenen yozlaştırmaktadır. Başarılı insanlar kendilerine eş değil ganimet arıyorlar. Evliliklerin neredeyse yarısı - kısmen de olsa - sanki her insanın sabit bir değeri varmış; gençliğin, güzelliğin, zekânın, statünün ve ( özellikle de ) servetin hesaplanabilir bir tümlevi varmış gibi" daha iyisiyle takas etmenin" ayartması yüzünden boşanmayla sonuçlanıyor. Bu yeni düzenlemeler sık sık içi boş evliliklerle sonuçlanıyor. İşte Fromm hayatın bu durumunu anlamıştı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer kültür narsizimi ödüllendirilirse, o zaman bizler nasıl kendimizi aşacağız? Eğer kültür yabancılaştırıcıysa,o zaman bizler özlemini çektiğimiz şeyleri, yani yakınlığı, tutkuyu, uyumu ve Fromm'un " sevgiyle yeniden bir olmak" dediği şeyi nasıl bulacağız?
Tüm dünya, onun ağzına layık büyük bir nesnedir. Büyük bir şişe, büyük bir elma, büyük bir memedir. İnsan emici olup çıkmıştır, ebediyen beklenti içinde ve ebediyen düş kırıklığı yaşayan...
Reklam
Sevgi olmasaydı, insanlık bir gün bile var olamazdı.
Sevgi bir sanat mıdır? İşte o zaman bilgi ve gayret gerektiriyor demektir.
Fromm bize açlığını çektiğimiz şeyin sevgi olduğunu söylüyor. Sevgi bizi tanımlar; o "insanın varoluş sorununun cevabıdır".
Arzu Demirel

Arzu Demirel

, bir kitabı okumaya başladı
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm
8.4/10 · 18,7bin okunma
Campbell sonra Amerikalılara yiyecek teklif etti, biftek, haşlanmış patates, et suyu ve meyveli kurabiye, tabii eğer Özgür Amerikalılar Birliği'ne katılırlarsa. "Rusları hele bir bozguna uğratalım," diye devam etti, "İsviçre üzerinden memlekete gönderileceksiniz. Cevap gelmedi. "Er geç komünistlerle savaşmamız gerekecek, dedi Campbell. " Bu işi neden şimdi halletmeyesiniz?"
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Rüstem Efendi ki, gözlerini bir sağır, kulaklarını bir kör gibi eğitmiş, ağzını gerekmedikçe açmamayı, buna karşılık olup biteni hiç kaçırmadan izlemeyi çok iyi öğrenmişti.
Geleceğini hiç böyle ummamıştı. İlk yapıldığı tarih ile bugün arasında, müthiş bir uçurum, bir düşüş vardı. Bu düşüşü açıklayamamaktaki acizliği, onu yedinin kutsallığına adım adım götürmüş ve kendini dünyanın tükenişini simgeleştirecek bir kurban olarak görmek istemeye başlamıştı.
Derken, bir ay başı istediği dergiyi Rüstem Efendi getirdiğinde ve adını daha derginin kapağında gördüğü anda, o solmuş, adeta yaşlanmış , can çekişen adam, damarlarından hayat iksiri verilmiş gibi canlanıyordu.
Ayyıldız Apartmanı yedi kattan müteşekkil olmasının kendince önemli olduğunu Ayyaş Yazar'ın, sahafların raflarında unutulmuş birtakım eski yazı kitapları, fotokopileri, çeşit çeşit ansiklopedileri karıştırıp, dini bir hikayeden hareketle, büyük bir özen ve de eleştirel bir gözle yeni bir hikaye yazması sırasında fark etti.
Ayyıldız Apartmanı için, bunlara tesadüf demek mümkün olmadığı gibi, bütün bunların arka arkaya gelmesi, üç veya kırk bir kadar ulvi bir sayı olan bir sayı olan yedinin kutsallığının, kafasına dank etmesi için verilmiş işaretlerdir.
189 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.