Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

GÜLDEN Düger

GÜLDEN Düger
@Gulden76
1 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
“Beklentim yokmuş gibi davranıp, içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum.” Nilgün Marmara
Reklam
“Başka bir sürünün turnasıdır ruhum Koşarken taşların ve çiçeklerin arasında Birinde çokça oksijen ziyadesiyle hava Birinde kapkara bir gök zehir ve beton”
Usulca gir kapıdan, zile basma. Hiç telaşlanma ben daha dönmemişsem. Yoldayımdır, nerdeyse yokuşun dibinde, Suların kararmasını bekliyorumdur, Tuğla harmanlarından gelen yanık havanın Bahçedeki akşamsefalarına sinmesini. Güç bela dizginliyorumdur içimde Dörtnala sana koşan küheylanları. Cevat Çapan

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Benim hiç gönlümü almadılar.Ben hep kendi kendime bir köşede affettim herkesi." Nilgün Marmara
"vurdulur, kötü vurdular ne savaş kuralları ne insanlık onuru kara tarihlerinin iğrenç bir zaferini daha gövdemize kazdılar" Arkadaş Zekâi Özger
Reklam
"Dünyayı aşklaştırmanın özel bir edimidir şiir. Referansları özgürlük, adalet ve vicdandır. Özgürlüğe evrensel, adalete toplumsal ve sınıfsal, vicdana bireysel olarak yaklaşır ve özümser; onları insani ve estetik boyutlarda yeniden üretir." Ahmet Telli
Çok uzakta biri var sanki beni bekliyor Günlerin ayların yılların tükendiği bir yerde Çok uzakta biri var… Tüylerimin seyirmesinden anlıyorum Ayaklarımın geri geri gitmesinden Her şehirde ve nedense biraz soluklanıyorum Önümde hep ikinci bir kadeh Sağımda solumda sarmaşıklar zakkumlar Durup durup ardıma baktığım doğru Çok uzakta biri var… Burcumun üstüne iliştiriyor burcunu Düşünerek uzaklaşıyor benden Unutarak yakınlaşıyor sanki Çok uzakta biri var Kaçarak seviyor beni..
Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin, Sana kafir dediler, diş biledim Hak\'ka bile. Topladin saçtığı altınlari yüzlerce elin, Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile... Sana çirkin demedim ben, sana kafir demedim, Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin, Yaşadınn beş sene kalbimde misafir demedim. Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin? Zülfünün yay gibi çelik tellerine Takilan gönlüm asirlarca peşinden gidecek. Sen bir ahu gibi dagdan daga kaçsan da yine Seni aşkim canavarlar gibi takip edecek...
Dönelim Döndürsün bizi Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan Ve akılda kalan bir yokuştan Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından Ve çocukluktan Dönelim
Bugün oturdum ölümü düşündüm Kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde Dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi Ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım Bugün oturdum ölümü düşündüm Yağmur altında ya da karanlıkta Bir başıma kalmış gibi. Sevgilim böylesine alımlıyken Güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol İyice belirmişken gökyüzünde Onarırken, sararken
Reklam
Sana Bir zamanlar birlikte yürüdüğümüz o sokakların serinliğini getirdim bu kez. Elimden tutarsan altından geçtiğimiz saçakların gölgesi, saksı saksı fesleğenlerin kokusu sinecek bakışlarına ve soluklarına. Her şeyin yitirildiği ve yeniden bulunduğu bu yol kavşağında bütün o kalabalıkla karşılaştığımızda, seni benden uzaklaştıran zamanın beni sana ne kadar yaklaştırdığını anlayacaksın.
Ben seni hep sevgilim, ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum. Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum. Annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum..
“bütün pencerelerde bekleyen benim, ve o çalmayan bütün telefonlarda aylardır konuşan da. kabul. bir kez daha yolda karşılaşalım onunla da avunacağım. adımı sesince duymaktan vazgeçtim, sesini duysam, susacağım."
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim "Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil Nasıl yürür özsu dal uçlarına Ve günışığı sislerden düşsel ovalara Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü Yitik ceren arayı arayı anasını buldu Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar Ve onların yoğun boyunlu kadınları Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz Senet senet satılmadan önce Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp Tanrı parsellenip kapatılmadan önce Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin
Anne ben geldim, üstüm başım Uzak yolların tozlarıyla perişan Çoktan paralandı ördüğün kazak Üzerinde yeşil nakışlar olan Anne ben geldim, yoruldum artık Her yolağzında kendime rastlamaktan Hep acılı, sarhoş ve sarsak Şiirler çırpıştıran bi adam Kurumuş kuyunun suyu, incirin sütü çoktan çekilmiş Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları, dikenler bürümüş Kapıdaki çıngırak kararmış nemden Atnalı ve sarmısak duruyor ama Oğlum, mektup yaz diyen Sesin hala kulaklarımda Anne ben geldim, ağdaki balık Bardaktaki su kadar umarsızım Dizlerin duruyor mu başımı koyacak? Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..
Seninle konuşabilecek kadar heybetli değildi belki kelimelerim. Ama senin ruhunu yerinden sallayacak kadar derindi hissettiklerim.
Reklam
"Ne söylememi bekliyorsun Hava aldıkça sızlayan bir diş var içimde. Susmam bundan, konuşmam bundan. Ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata. İnsan olmuştum ilk o zaman. Kendimi acıya teslim ettiğmde hatırladım, ölünmüyordu, hatırladım"
Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış.. Acarsın çiçeklerini .. Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz.. Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koş desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiç bir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya