Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Halil Yavuz KAYA

Halil Yavuz KAYA
@HYMK
işte öyle; bencileyin, kendi halinde bir emekli...
emekli kaymakam
üniversite (Ankara Ünivrsitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi )
çanakkale
nazilli
1889 okur puanı
Ekim 2014 tarihinde katıldı
Merak ediyorum çok kısa bir süre öncesine kadar(bir-iki gün gibi) 2506 takipçim varken birden nasıl oluyor 2136 ya iniyor? Merak ettim … cevap verecek biri çıkar mı acaba?
Reklam
Yaklaşık 6. Yılımı bu sitede doldurmak üzereyim, burası bana çok şey de yol gösterdi, çok faydalandım burada bulunmaktanda çok mutluyum. Ancak bugüne dek çözemediğim bir hususun mantalitesini bana birsi lütfen açıklasın. Bu sitede okuduğumuz okuyacağımız kitapları, alıntıları, yorumları, beğenilerimizi birbirimizi takip ederekten ve diğer bir çok şeyi paylaşırken; bazı arkadaşlar okudukları kitapları bir sır saklar gibi “sadece okur kendi görür” imgesi ile saklamakta, (tüm her şey açık acık ortada iken) ne mantık olabilir. Ben hunu maalesef algılayamıyorum. Beni takip etmiş olsa dahi ben üzülerek kendilerini takip etmekten imtina ediyorum. Lütfen fikirlerinizi paylaşırsanız bilgilenmiş olur sevinirim. Selam saygılarımla...
Hiç, Knut Hamsun’ un kitabını okumadım. Bu gün okuyacaklarımın arasına bir kaç kitabını işaretledim. Aslında merakımdan okumak istiyorum. Kitapları değildir merakım, ülkesine ihanet eden, İkinci Dünya Savaşın da ülkesini arkadan vuran ve savaş sonrası Norveçlilerin muhteşem tepkisini alan Knut Hamsun’u; belki onu da değil, bir deha beynin nasıl ihanet mekaniği ile çalıştığının izlerini aramak, incelemek, için okumayı düşünmekteyim...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zaman zaman eski kitap satan yerlere uğrarım. Güzel kitaplar olur çoğu zaman. Alır koyarım kütüphaneme. Dün, sık uğradığım bir yere yine uğradım. Sahibi yoktu. Herhalde yemeye gitmiş olmalı. Lakin dükkanın önündeki tezgahta mevcut kitaplar açıktaydı. Hem zaman öldürmek hemde sahibinin gelmesini beklemek için tezgahtaki kitaplarla haşır neşir oldum. Yan yana duran İpek Ongun'un " Yaş On Yedi" iki kitabından birini aldım .elime; ilk sayfayı çevirdiğimde sanki elim yandı, yüreğim sızladı, gözlerim buğulandı.. attım elimden kitabı. O, sararmış saman rengini yitirmeye yüz tutmuş ilk sayfada bir not vardı. Sevgili torunum diye başlayan...Yazı, 1999 yılının 4 temmuzun da karalanmış. Bu kıritik yaşına girdiğin günde doğum gününü kutlamak istedim diyen duygulu bir nottu bu. Sonu bir imza ve DEDEN ibaresiyle. bitiyordu. İsim düşülmemişti. Demek sunuluşundan.17 yıl sonra belki daha önce.. Tezgaha düşen bir dedenin hatırası, hediyesi üstelik bir kitap. Şayet 17 yaşında hediye edildi ise şimdi bu arkadaş 34 ün de olmalı. Başına bir şey gelmedi ise, vurdum duymazlığın sonu ise bu hediyenin akibeti. çok yazık. çok yazık.. Üzüldüm, korktum, ağlamaklı oldum, elim gibi yüreğim de yandı. Henüz 22 aylık torunuma şimdiden hazırlamaya başladım ben kütüphanesini oluşturmaya onlarca kitabı var şimdiden. Biz birlikte okuruz zaman zaman kitapları..Akibet acaba böyle mi olur... Korktum. korktum. Korkumu paylaşmak istedim...
Büyük yazar Kemal Tahir'in "Göl İnsanları" nı listeye alabilirmiyiz? teşekkürlerle...
Reklam
Bugün, siteyi tekrar gözden taradığımda; Edebiyatımızın (cumhuriyet dönemi) ilk köy ve köylü hayatını anlatan yazarlarımızdan başı çeken Sadri Ertemi ve onun eserlerinde ne roman, ne hikaye, ne gezi yazıların dan birini bulamadım. Neden bunu yazdım? Mihenk taşlarımızı unutursak, bugün varacağımız noktalarda kendimize yabanlaşır, biz bizi unuturuz. Eğer neden hala köy ve köylü yazıları ? diye sorarsanız, bir gerçeği açıklamak zorunluluğu doğar. o değerli yazarların yaşadığı dönemde: - nüfusun yüzde 80 i köylerde yaşamakta, - O devirde toplumda ki cehaletle savaşım var, Okuma alışkanlığı henüz yok, kitaplar yaygınlaşmamış, yazılar, günlük yada haftalık gazetelerde tefrikalar halinde yayımlanmakta,- Henüz demokrasinin başlangıç yılları v.s vesaire... Yani o günün yazarlarının işi çok zor, kime hitap edecekler?, toplumsal yaranın büyüğüne neşteri, eleştiriyi tam böğrüne atmayacaklar mı? Kısacası en azından onların varlığını da saygı gereği betimlemek açısından site de yer vermek gerekliği vardır diyorum. Selam ve saygıyla....
Kemal Tahir den " YEDİÇINAR YAYLASI" nı okumaya başladım lakin listede bu kitap maalesef görülmüyor. eklemek mümkün mü ?
Harcamaktan haz duyduğun zaman , harcanmış değildir
Yeni fark ettiğim bir noktayı ,sizlerle dertleşmek adına paylaşayım istedim. Bazı yayın evleri; bir yazarın hikayelerini derledikleri kitapları hikayelerden birinin adıyla kitabı yayımlıyorlar, tüm hikayeler aynı tarzda hikayelerden birisinin adı ile yayımlanarak piyasaya sunuluyor. Hikayeler, tamamlanıp farklı adlarla sunumu yapıldıktan sonra da bu sefer kitap ismi olmamış bir hikayenin adı ile ve diğer kitaplardan devşirilmiş hikayelerle birleştirilip yeni bir isim altında sanki o yazarın başkaca hikayelerini kitaplaştırmışcasına satıma arz ediyorlar. sizde bunu incelemeden aldı iseniz eğer, okumak için elinize aldığınız da ancak aldatıldığınız konusun da uyanıyorsunuz. Tüm bunlar tabi ki bana göre, 1. Okuru aldatma dır (en iyi niyetle) 2. Yazara saygısızlıktır. 3. Ticari etik den uzak davranıştır 4. Ülkemiz gibi okuma oranını çok düşük olduğu okuyucu kitlesinin yarım yamalak olan okuma şevkini kırıcı davranıştır. 5. Kısacası rezalettir. 6. Haksız mıyım? diye sorma hakkım olmıyacakmı? Bilgilerinize, fikirlerinize, görüşlerinize ihtiyacım olduğu hususunu paylaşmak istedim Bir konuyu açıklık getireyim. Niyetim tüm yayın evlerini sorumluluk altına tutup suçlamak istemiyorum. Onları bundan ayrı tutmak da görevimdir. Bu olumsuz davranış içinde olanlar kendilerini biliyorlardır zaten... Selam ve sevgilerimle...
Reklam
Bir merakımı, kafamı yıllardır meşgul eden bir konuyu bir nebze fikirlerinize sunmak istedim. Yıllar önce okuduğum kitapları ( genelde kitapları 2 veya 3 kez okurum) yıllar sonra okuduğumda ki farklı yayın evinin baskısı olur bu, aralarındaki anlatım, konu muhteviyatı. basıları dizgi hatalarının yeniler de daha fazla olduklarını gözlemledim. kitabın içinde bazı yerlerin kırpıldığını, birinin bölümler altında basıldığı halde diğerinin motomot yazıldığını fark ettim daha ziyade bunlar çeviri kitaplarda olduğunu da belirtmeliyim. İş böyle olunca okuma tadı kaçıyor sanki... Paylaşmak istedim. Fikirlerinizi belirten tüm dostlara şimdiden teşekkür ederim.