"Buradayken ağlamazsın," dedi, sesi sakin geliyordu ama ben sakin değildim, kalbim deliler gibi çarpıyordu. Bir eli saçlarımın arasına gitti, soğuktan buz tutmuş saçlarımın arasına giren sımsıcak parmak uçlarını hissettim ve bu bedenimi birdenbire gevşetti. "Ağlamana izin vermem."
"Ağlarsam?"
"Seni koynuma alırım," dedi."Daha derine, göğsümün içine."
Birden şaşırıp yutkundum, kelimeler dudaklarıma yaklaşsa da sesimle buluşmadı.
"O zaman ağlamazsın," diye fısıldadı sessizliğimden besleniyormuş gibi. "Ağlayamazsın. Ağlamak için sebepler bulamazsın. Göğsümde kalırsın, orada ağlamanı gerektirecek şeyler yaşamazsın."
"Buna inanmak güzel olurdu."
"İnanmak mı isterdin?"
"Evet," diye fısıldadım.
"Bende inanmanı isterdim."